Fatih’te meydana gelen zehirlenme olayıyla ilgili yürütülen soruşturma sürecinde, gözaltına alınan ilaçlama şirketinin sahibi Z.K.’nın tutuklanmasına karar verildi. Savcılıktaki ifadesinde Z.K., şirketini 6-7 yıl önce kurduğunu, iş yerinin bulunmadığını ve tamamen internet üzerinden faaliyet gösterdiklerini ifade etti.
Z.K., hizmet verdikleri yerlerin çoğunluğunun özel işletmeler ile konutlar olduğunu, şüpheli D.C’nin gündelikçi olarak çalıştığını, oğlu S.K.’nın şirkette çalışmadığını sadece SGK kaydının bulunduğunu ileri sürdü. D.C’nin yanı sıra yanında başka birinin çalıştığını belirten Z.K, “Benim ilaçlama işi ile ilgili herhangi bir sertifikam yok. D.C.’nin de bildiğim kadarıyla bir sertifikası yok. İlaçlama işlemlerini D.C. ve şu anda ismini hatırlamadığım yanımdaki kişi yapıyor.” şeklinde konuştu.
Z.K., ilaçlama işlerinde sadece iki ilaç kullandıklarını, bu ilaçların nereden temin edildiğini hatırlamadığını belirterek, faturalarını daha sonra dosyaya sunmayı vaat etti.
11 Kasım’da aldığı bir telefonla otelde bir böcek problemi olduğunu öğrenen Z.K, D.C.’yi bu şahsa yönlendirmiş. D.C’nin tek başına gidip ilaçlama yaptığını, kendisinin hangi otele gittiğini bilmediğini ekledi. Z.K, “Genelde müşteriler önce beni arar, sonrasında D.C.’ye yönlendiririm. 15 Kasım’da D.C. beni arayarak polislerin kendisini çağırdığını, ilaçlama yaptığı yerde bir zehirlenme olayı olduğunu söyledi. D.C. ve S.K’nın gözaltına alındığını öğrenince karakola gittim. Olayla ilgili herhangi bir kusurum yok.” dedi.
“BENİM İLAÇLAMA İŞLEMİNE İLİŞKİN HERHANGİ BİR SERTİFİKAM YOK”
Olayla ilgili tutuklanan D.C, ifadesinde son 2-3 aydır otelde çalıştığını, Ağustos’ta da burada ilaçlama yaptığını öne sürdü. 11 Kasım’da 12.00 sularında şirkete ait telefondan SMS aldığını, ardından 16.00’da otele giderek ilaçlama yaptığını açıkladı. İlaçlama sırasında “Alfasc” ve “Cypermetrin” adı altında iki ilacın kullanıldığını belirten D.C, bu ilaçları suyla karıştırarak uyguladığını ifade etti.
D.C, oda içinde yaklaşık 16-17 bölgeye “filit jel” adlı böcek ilacını kullandığını ve bu ilacı odanın belirli yerlerine yerleştirdiğini belirtti. İlaçlama öncesinde tuvalet kapısını ve havalandırmayı kağıt bantla kapattığını söylerken, iş bitiminde odanın kapısını da bantlayarak otelden ayrıldığını aktardı. “Benim ilaçlama işlemine ilişkin herhangi bir sertifikam yok. İşe yeni başladığımda bu durumu bana öğreten kişi bunun için bir sertifikasiye gerek olmadığını söyledi.” dedi.
S.K ise ifadesinde, şirkette yetkisi olmadığını, sadece SGK kaydı bulunduğunu ve başka bir işte çalıştığını ileri sürdü. S.K, olay günü Fatsa’da olduğunu ve 14 Kasım’da İstanbul’a döndüğünde D.C.’nin kendisini arayarak polisin kendisini çağırdığını aktardı. D.C.’yi otelin bulunduğu yere götürdüğünü, burada polis ekiplerinin inceleme yaptığını ekledi.
“İLAÇLAMA KONUSUNDA YETKİLİ OLUP OLMADIKLARINA DAİR HERHANGİ BİR SERTİFİKA SORMADIM”
Otel sahibi H.O, savcılık ifadesinde, oteli 5-6 ay önce devraldığını, şeker hastalığı nedeniyle son 3 aydır otele gidemediğini ifade etti. Otel müdürü H.D’nin kendisine ulaştığını ve 101 numaralı odadan böcek şikayeti geldiğini söyledikten sonra ilaçlama firması çağırmasını belirtti.
H.O., bu firmanın daha önce de çalıştıkları bir firma olduğunu, 11 Kasım’da ilaçlamanın yapıldığını anlattı. “İlaçlama sonrası oda 2-3 gün kapalı kalır, sonra temizlenir. Benim ve çalışanların ilaçlama ile ilgili herhangi bir sorumluluğu yoktur.” dedi.
Böcek ailesinin konakladığı odada zehirlenme olayını öğrenen H.O., normalde sadece H.D. ve E.O’nun çalıştığını, izinli olduğu için D.C. gibi günlük çalışanlar alındığını ifade etti. “Ölen şahısların ilaç zehirlenmesi sonucu öldüğü kanaat getirilse bile sorumluluk ilaçlama yapan şirkete aittir.” ifadesinde bulundu.
RESEPSİYON GÖREVLİSİ OTELİN KAPISINI KİLİTLEYİP GİTTİĞİNİ ANLATTI
Tutuklanan şüphelilerden M.M.U.D.C, yarı zamanlı olarak çalıştığı otelde, ilaçlama sırasında orada bulunmadığını, 12 Kasım’da geldiğinde 101 numaralı odanın kapısının ilaçlama nedeniyle bantlı olduğunu ifade etti.
M.M.U.D.C, “Saat 10.00-11.00 arasında, Servet ve Çiğdem Böcek ailelerinin çocuklarının kustuğunu duyup odanın temizlenmesi gerektiğini söylediler. Ben onlara Kadırga Caddesi’nde bir klinik olduğunu belirttim ve çıktıklarını gördüm.” dedi. Ardından gece 22.45 sularında otele döndüğünde ağır bir koku hissettiğini aktardı.
R.B de üniversite öğrencisi olduğunu, zaman zaman otellerde çalıştığını, 101 numaralı odanın kapısında bant olduğunu söyledikten sonra 12 Kasım’da hastadır yalanı söyleyerek çalışmadığını belirtti. “Ben, hastayım diye yalan söyleseydim hastaneye giderdim. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum.” diye konuştu.
