Bakan Göktaş, Başkent Haber canlı yayınına katılarak, gündemdeki konularla ilgili açıklamalarda bulundu ve soruları cevapladı.
Bugün, 5. Ulusal Eylem Planı’nı kamuoyuyla paylaştıklarını hatırlatan Göktaş, kadına yönelik şiddete karşı sıfır tolerans ilkesine bağlı olduklarını dile getirerek, bu meselenin her zaman siyaset üstü bir konu olarak ele alındığını vurguladı.
Bakan Göktaş, 2026-2030 dönemini kapsayan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 5. Ulusal Eylem Planı çerçevesinde yeni şiddet türlerini de dahil ettiklerini belirterek, “Toplumda şiddet genelde fiziksel olarak algılanıyor. Ancak, psikolojik, ekonomik, dijital şiddet ve ısrarlı takip gibi yeni şiddet türlerini de göz önünde bulunduruyoruz. Eylem planımızda bu unsurlara yer verdik. Ayrıca, ilk kez faillere yönelik bir iyileşme modelini uygulamaya koyduk. Bu model, şiddetin kök nedenlerini ortadan kaldırmayı ve şiddet döngüsünü kırmayı hedefliyor.” dedi.
Mağdurlara yönelik desteklerinin uzun yıllardır sürdüğünü ifade eden Göktaş, “6284 Sayılı Kanun gibi dünyada eşi benzeri olmayan hukuki bir altyapıya sahibiz. Bakanlığımıza bağlı 112 kadın konuk evimizde, şiddet mağduru kadınlara önemli rehberlik sunuyoruz. Bir kadın, şiddete maruz kaldığını ifade ettiği anda, bu bir iddia bile olsa yanlarında oluyoruz. Şiddet mağduru kadınlarımız, çocuklarıyla birlikte güvenli bir ortamda kalabiliyor.” şeklinde konuştu.
“6,8 MİLYON KİŞİYE EĞİTİM VERDİK”
Göktaş ayrıca, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle bu yıl hazırladıkları kamu spotunun temasının belirlenmesine yönelik gelen bir soru üzerine, “Şiddetin ilk belirtilerini zamanında fark etmek oldukça önemlidir. Şiddet aniden gelişmiyor; bunun öncesinde bazı işaretler var. Erken tespit edilen şiddet, önlenebilir. Şiddetsiz bir toplum oluşturmak çok kıymetli. Bu kapsamda Türkiye genelinde 6,8 milyon kişiye eğitim verdik. Böylece, şiddet işaretlerini erken fark ederek şiddetin önlenmesini amaçlıyoruz.” yanıtını verdi.
Şiddetin ahlaki bir sorumluluk olduğuna vurgu yapan Bakan Göktaş, gelecekte izlenecek yollar hakkında bilgi vererek, “Aile içindeki pek çok durumu mahremiyet olarak tanımlıyoruz. Ancak, mahremiyet olan bir durum, şiddet olduğunda sona erer. Yani şiddet, sadece kadını etkilemez; ailenin, mahallenin ve ülkenin de yapısını etkiler. Toplumsal farkındalık oluşturarak, adaleti sağlamak ve tüm kadınları güvence altına almak elimizde.” dedi.
Göktaş, kadına yönelik şiddetle mücadelede sosyal risk haritası oluşturduklarını kaydederek, “Her hane için olası durumlarla ilgili bir puan sistemi geliştirdik. Böylece, şiddetin en yüksek olduğu haneleri daha erken tespit edebiliyoruz. Şiddete asla müsamahamız yok. Bir vaka bile bizim için fazladır. Bu konuda mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen “Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet Araştırması 2024” hakkında da bilgi veren Göktaş, “Bu araştırma, 10 yıl aradan sonra yapılan ilk araştırma olması açısından son derece önemli. 18 bin 275 kadınla görüşüldü ve ilk bulgular kamuoyuyla paylaşıldı. İlk kez ısrarlı takip ve dijital şiddet konuları da hesaplandı. Bu araştırma, 5. Ulusal Eylem Planı’mızı oluştururken önemli ipuçları sundu.” değerlendirmesini yaptı.
Son olarak, dizilerin içeriklerinde ve haber dilinde kadına yönelik şiddeti normalleştiren bir dil kullanımını onaylamadıklarını belirten Göktaş, bu konuyla da etkin bir şekilde mücadele edilmesi gerektiğini ifade etti.


