Şam’daki bir hapishane kompleksi içinde ele geçirilen istihbarat belgeleri, Esad rejiminin yaygın bir ihbar ağı kurarak aile, eş ve komşular arasındaki güveni nasıl sarstığını gözler önüne serdi.
Suriye’nin başkenti Şam’daki hapishane kompleksine dair elde edilen belgeler, Beşar Esad yönetiminin oluşturduğu gözetim sisteminin işleyişine dair önemli detaylar sunuyor.
Bu belgeler, bazı durumlarda aile üyeleri ve komşuların birbirleri hakkında bilgi vermesinin ağır gözaltılara ve trajik sonuçlara yol açtığını belgelerle kanıtlıyor.
The Wall Street Journal tarafından incelenen binlerce sayfalık askeri istihbarat belgesi, devrilene kadar Esad yönetiminin toplumun en küçük birimlerine kadar uzanan bir korku imparatorluğu kurduğunu açığa çıkarıyor.
DOSYALAR ŞAM’DA BULUNDU
Gazetede yer alan belgeler, Şam’ın merkezindeki Kafr Suse güvenlik kompleksinde faaliyet gösteren çeşitli istihbarat birimlerinden derlenmiş. Bazı belgeler, muhaliflerin binayı ele geçirdiği esnada tuğla bir duvarın arkasında gizli bir yerde bulundu. Diğer belgeler ise, birkaç gün önce kaçan istihbarat görevlilerinin masalarında bırakılmış.
Belgelerde, Esad rejimine bağlı dört ana istihbarat kurumunun yalnızca aktivistleri ve silahlı grupları hedef almakla kalmayıp, diplomatları, Birleşmiş Milletler personelini ve birbirlerini de izlediği gözler önüne seriliyor. Ayrıca, işkence altında alındığı anlaşılan “itiraflar” ve telefon dinlemelerine dair notlar da belgelerde yer almakta.
“EŞ İHBARI” İDDİASI
Evde, hükümete yönelik eleştirilerini eşine ve kayınvalidesine yaptığı bir akşam yemeği sohbetinde dile getirdi. 2020 baharında, eşi aniden boşanma talebinde bulundu ve Al-Faqir’e, gizlice kaydedilen bir konuşma kaydı içeren bir ses mesajı gönderdi. İddiaya göre eşi, malvarlığı talep etti, aksi takdirde kayıtları polise ileteceğini belirtti.
“SİYASİ LİDERLİĞİ HEDEF ALAN KONUŞMALARA TAHAMMÜL EDEMEDİ”
İstihbarat raporunda, askeri istihbarata Al-Faqir’in evde hükümet aleyhine konuştuğuna dair bilgi ulaştığı, eşinin ise “üst siyasi liderliği hedef alan konuşmalara tahammül edemediği” için boşanmak istediği kaydedildi. Al-Faqir, sonraki aylarda defalarca sorgulandığını ve uzun bir süre ev hapsinde yaşamaya mahkum olduğunu belirtti. Şu an 47 yaşında olan Al-Faqir, boşanmasının ardından belgeleri incelediğinde “En zor şey, sevdiğin kişi tarafından sırtından bıçaklanmaktır.” ifadesini kullandı.
İŞKENCE VE ÖLÜMLERLE ANILAN MERKEZ
Belgelerin önemli bir kısmı, istihbarat servisinin Askeri İstihbarat Şube 215 adlı birimine ait. İnsan hakları örgütleri ve tanıkların ifadelerine göre, bu birimde işkence ve infazlar sistematik bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Önceki tutuklular, Şube 215’in yer altındaki tünel ve odalarında penceresiz hücrelerin ve tecrit alanlarının bulunmuş olduğunu aktarıyor.
Gazetecilerin rejimin çöküşü sonrası bölgeyi ziyareti sırasında bazı odalarda insan tüyleri, kan izleri ve boş mermiler tespit edildi.
AKRABA İFADESİ İDDİASI VE KAYBOLAN CESET
Bu belgelerde dikkat çeken bir diğer vaka ise, Şam’ın yoksul bir bölgesinde görev yapan 60 yaşındaki imam Abdu Kharouf’a ait. Ailesi, Temmuz 2020’de bir istihbarat görevliyi, iki aile arasındaki bir anlaşmazlıkta arabulucu olarak çağırdığını, Kharouf’un daha sonra ajanlar tarafından şehir merkezindeki güvenlik kompleksine götürüldüğünü belirtiyor.
Aile, imamın bodrum katındaki bir hapishanede hayatını kaybettiğini o yıl öğrendi. Ancak cenazesi kendilerine verilmedi. Gerçek, geçtiğimiz ay Kharouf’un devlet güvenliği dosyasını incelediklerinde ortaya çıktı.
Belgelerde, imamın adı, bu yaz gözaltına alınan bir akrabasının Kharouf’u muhalefete yardım etmekle suçladığına dair bir ifadeyle geçiyordu. Akraba Mahmoud Kharouf, röportajda imamın adını anmadığını ve haftalarca süren işkence altında bile böyle bir ifade vermediğini savundu. Ancak imamın ailesi, kuzenleriyle yıllardır konuşmadıklarını belirterek, belgelere inandıklarını ifade etti.
“HERKES İZLENİYORDU”
Belgeler, yalnızca Suriyelileri değil, uluslararası aktörleri de kapsayan geniş bir gözetim ağına işaret ediyor. Dosyalarda Birleşmiş Milletler operasyonlarına ilişkin izleme raporları, personelin hareketleri, ziyaret ettikleri yerler ve kimlik bilgilerine dair detaylar da yer alıyor.
2014 tarihli raporlardan birinde, BM heyetinin Halep’teki bir barınağı ziyareti hakkında beş kişilik ekibin isimleri, kimlik numaraları ve konakladıkları otel ile kullandıkları araç bilgilerinin listesine yer veriliyor.
REJİMİN KORKU HÜKÜMDARLIĞI
Yapılan değerlendirmelere göre, Esad yönetimi toplumda neredeyse “moleküler düzeyde” bir korku yaratmayı ve bireyleri birbirine düşürmeyi hedeflemekte. Suriye İnsan Hakları Ağı’na göre, 2011 yılından bu yana rejim tarafından zorla kaybedilen kişilerin sayısı ise 160 bini aşmış durumda.


