Göktaş, Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen Kadının Statüsü Komisyonu’nun 69’uncu oturumu kapsamında, “Kadınlara ve Kız Çocuklarına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması Dostlar Grubu Üst Düzey Yan Etkinliği”nde yer aldı.
Konuşmasına, “Küresel bir sorun olan bu mesele, geleceğimizi tehdit eden bir insan hakları ihlalidir ve sürdürülebilir kalkınmanın önünde ciddi bir engel teşkil etmektedir” diyerek başlayan Göktaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, Türkiye’nin kadınların sosyal, siyasi ve ekonomik hayattaki rollerini güçlendiren pek çok projeye imza attığını belirtti.
Kadına yönelik şiddetle mücadelenin önemine değinen Göktaş, “Bu mücadelenin, kadınların yaşamlarının her aspektten güvence altına alındığı bütüncül devlet politikalarıyla etkin bir şekilde yürütüleceğine inanıyoruz. Şiddete sıfır tolerans ilkemiz doğrultusunda, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi siyaset üstü bir anlayışla ele alıyoruz. Bu bağlamda 6284 sayılı Kanun ile güçlü bir hukuki çerçeveye sahibiz. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Dördüncü Ulusal Eylem Planımızla, şiddet mağduru kadınların korunması, desteklenmesi ve farkındalığın artırılması amacıyla birçok çalışma yürütüyoruz.” şeklinde konuştu.
“ŞİDDET VAKALARINA MÜDAHALE MEKANİZMALARIMIZI GÜÇLENDİRDİK”
Şiddetin önlenmesine yönelik kapsamlı stratejiler geliştirdiklerini vurgulayan Göktaş, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye olarak, destek hizmetlerini güçlendirip adalete erişimi iyileştirerek, önleyici mekanizmaları geliştirmeye devam ediyoruz. Kasım 2023’te yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile bu mücadeleyi en yüksek seviyede devlet politikası olarak yürütüyoruz. Ayrıca, Türk Ceza Kanunu’ndaki değişikliklerle kadına yönelik suçlarda cezai müeyyideleri artırmış bulunuyoruz. Şiddet mağdurları için özel kurumsal mekanizmalar aracılığıyla koruyucu ve önleyici hizmetler sağlıyoruz. 81 ilde Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinin sayısını artırarak, şiddet mağdurlarının hızlı ve etkili destek mekanizmalarına erişimini sağladık. Kadınların ve çocukların karşılaştıkları risk durumlarına ve farklı ihtiyaçlara yanıt verecek şekilde kadın konukevlerinde ihtisaslaşma çalışmaları gerçekleştirdik. Diğer yandan, elektronik kelepçe uygulamasını yaygınlaştırarak şiddet vakalarına müdahale mekanizmalarımızı güçlendirmiş durumdayız.”
Şiddeti doğuran nedenler üzerine kalıcı çözümler geliştirmek amacıyla özel çalışmalar yürüttüklerini belirten Göktaş, “Şiddetin sürdürülebilir bir şekilde sona erdirilmesi için güvenilir veri ve istatistiklerle politika ve hizmetler oluşturmayı hedefliyoruz. Bu bağlamda, tüm paydaşların kullanabileceği önemli birbaşvuru kaynağı olacak Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet Araştırmasının üçüncüsünü gerçekleştiriyoruz.” diye ekledi.
Kadına yönelik şiddetle mücadelenin, mağduru korumanın yanı sıra faillerle çalışmanın önemine dikkat çeken Göktaş, “Bu anlayışla ‘Şiddet Uygulayanlara Yönelik Psikososyal Müdahale Modelinin Geliştirilmesi’ projesini hayata geçiriyoruz. Türkiye’de ilk kez gerçekleştireceğimiz bu projeyle, şiddetin nedenlerine odaklanan içeriklerle etkili sosyal hizmetler sunmayı amaçlıyoruz.” şeklinde konuştu.
Şiddet türleriyle mücadele ederken ortaya çıkan değişken riskleri de göz önünde bulundurduklarını ifade eden Göktaş, “Dijital platformlarda yaygınlaşan radikal akımların etkisiyle artan nefret söylemleri, kadına ve kız çocuklarına yönelik dijital şiddeti her geçen gün daha görünür hale getiriyor.” dedi.
“HUKUK, TEKNOLOJİ VE FARKINDALIĞI BİRLEŞTİRMEK GEREKİYOR”
Dijital ortamda yayılan zararlı dilin, kadınların can güvenliğini tehdit ettiğinin altını çizen Göktaş, şunları kaydetti:
“Yapay zeka teknolojileri büyük fırsatlar sunarken yeni riskler de beraberinde getirmektedir. Bu risklerle ilgili olarak etik yapay zeka yönetimi, gelişmiş dijital okuryazarlık programları ve daha güçlü uluslararası işbirliği oluşturmalıyız. Türkiye olarak, bu konuyu 2024 yılında düzenlediğimiz 4. Kadın ve Adalet Zirvesi’nde ‘Yapay Zeka ve Kadın’ temasıyla detaylı şekilde ele aldık. Yapay zekanın yarattığı eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için algoritmaların şeffaf denetimi ve teknoloji geliştirme süreçlerine dahil edilmesi gerekiyor. Ayrıca, kadınların dijital platformlarda güvenli bir şekilde var olabilmeleri için hukuk, teknoloji ve farkındalığı birleştiren sistematik çözümleri hayata geçirmemiz elzem.”
Kadının güçlenmesini, kadına yönelik şiddetin sona ermesinin en güçlü yolu olarak gördüğünü belirten Göktaş, “Bu doğrultuda, kadınların hayatın her alanında daha aktif bir şekilde yer almalarını sağlamak için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Türkiye, kadına ve kız çocuklarına yönelik şiddeti sona erdirmek amacıyla küresel çabaları hızlandırmak için tüm ortaklarla işbirliğine hazırdır. Gelecek nesillerin şiddetten ve ayrımcılıktan uzak bir dünyada yaşaması için taahhütlerimizi eyleme geçirme çağrımıza tekrarlıyorum.” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.
CEZAYİR VE KUVEYTLİ MEVKİDAŞLARIYLA GÖRÜŞTÜ
Diğer yandan, Göktaş, Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’ndeki Kadının Statüsü Komisyonu’nun 69’uncu oturumu vesilesiyle çeşitli ikili görüşmeler gerçekleştirdi.
Bu kapsamda, Göktaş ilk olarak Cezayir Ulusal Dayanışma, Aile ve Kadının Statüsü Bakanı Soraya Mouloudji ile Türkevi’nde bir araya geldi. Ardından Kuveyt Daimi Temsilciliği’ne geçerek, Kuveyt Sosyal İşler Aile ve Çocuk İşleri Bakanı Amthal Al Huwailah ile görüşme yaptı.
Görüşmelerde, kadın, aile ve sosyal politikalar alanındaki çalışmalar ile bakanlıklararasında işbirliğinin artırılmasına yönelik fikir alışverişinde bulunulduğu bildirildi.