Telefon ekranında uzun saatler geçirme alışkanlığı, sürekli gelen bildirimler arasında kaybolma durumu günümüz gençleri için sıradan bir yaşam şekli haline gelmiştir. Ancak bu durum, derin bir yorgunluğun kaynağı olmayı da beraberinde getiriyor. Dijital dünya, gençleri görünmeyen bir krizle karşı karşıya bırakıyor: Dijital tükenmişlik.
Uzmanların değerlendirmelerine göre, sanal dünyanın çekiciliği gençlerin hem fiziksel hem de psikolojik sağlığını olumsuz etkiliyor. Bu artan riski anlamak ve çözüm yollarını keşfetmek amacıyla Sincan Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Behice Han Almış ile görüştük.
Prof. Dr. Almış, gençlerde dijital tükenmişliğin belirtilerini, bu durumun psikolojik etkilerini ve sağlıklı bir dijital yaşam için önerilerini paylaştı.
Dijital tükenmişliğin, dijital cihazlara aşırı maruziyet sonucu meydana gelen yorgunluk ve bitkinlik durumu olduğunu belirten Almış, gençlerin ekran başında geçirdiği sürenin giderek artmasının endişe verici olduğunu ifade etti.
“Halsizlik, enerjisizlik ve sürekli bir yorgunluk hissi gözlemlenir. Bu durum kronikleştiğinde ise gençler yalnızlaşabilir ve depresyon riski ile karşı karşıya kalabilir,” dedi.
Sosyal Medyanın Görünmeyen Zararları
Prof. Dr. Almış, sosyal medyanın gençler üzerindeki psikolojik etkilerini vurgulayarak, “Eğer gençler dijital yaşam ile gerçek yaşam arasında bir denge kuramazlarsa, motivasyon kaybı yaşanır. Bu, okul başarılarında ve iş performansında düşüş gibi sonuçlar doğurabilir,” diye ekliyor. Ayrıca, sosyal medyanın kimlik gelişimi üzerinde olumsuz etkiler yarattığına dikkat çekerek, “Davranış bozuklukları ve yalnızlaşma kaçınılmaz hale gelebilir,” dedi.
Dijital Detoks Neden Gerekli?
Almış, dijital dünyadan bilinçli bir şekilde uzaklaşmanın önemli olduğunu dile getiriyor ve planlı molaların faydalarına dikkat çekiyor:
“Dijital detoks, gençlerin zihinsel ve bedensel sağlığını iyileştirir. Aile bağlarını güçlendirir, stres seviyelerini azaltır ve dikkat dağınıklığını en aza indirir. Aşırı ekran maruziyeti sonucunda ortaya çıkan bilişsel işlev bozuklukları, dijital detoks uygulamaları sayesinde düzeltilebilir.”
Sağlıklı Sosyal Medya Kullanımı İçin Öneriler
Gençlerin sosyal medyayı daha sağlıklı bir biçimde kullanabilmeleri için Prof. Dr. Almış’ın önerileri şunlardır:
– Sosyal medya okuryazarlığı: Yanıltıcı içeriklere karşı eleştirisel bir bakış açısı geliştirin.
– Zaman sınırı: Uyku, yemek ve sosyal aktiviteler sırasında telefon bildirimlerini kapatın.
– Mahremiyet: Kişisel bilgilerinizi paylaşmaktan kaçının; arkadaşlarınızın fotoğraflarını izinsiz paylaşmayın.
– Etik kullanım: Hakaret ve siber zorbalıktan uzak durun; tekrar paylaşım yaparken içeriği kontrol edin.
– Gerçeklikten kopmamak: Sosyal medyada karşılaştığınız içeriklerin çoğunun sanal olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
– Az içerik, az beğeni: Aşırı paylaşım, bakış açınızı daraltabilir; bu nedenle ölçülü olun.
Dijital Tükenmişliği Önlemenin 5 Yolu:
– Günlük ekran sürenizi sınırlayın.
– Sosyal medya bildirimlerinizi kapatın.
– Haftada en az bir gün dijital detoks yapın.
– Kişisel verilerinizi koruyun, güvenli paylaşımlarda bulunun.
– Gerçek hayattaki ilişkilerinizi önceliklendirin.
Görünür Olma Baskısı: Gizli Bir Stres Kaynağı
Sosyal medyada görünür olma baskısı, gençler için gizli bir stres kaynağı haline geliyor. Prof. Dr. Almış, bu durumun gençlerin kendilik algısını bozduğunu ve gerçek hayatta elde edilen başarı çabasının yerini sanal alanda görünme isteğinin almış olduğunu belirtiyor.
“Teknoloji Bizi Değil, Biz Teknolojiyi Yönetmeliyiz”
Prof. Dr. Almış, sosyal medya ve ruh sağlığı arasındaki ilişkiye dair gelecek yıllardaki beklentilerini aktararak, “Sosyal medyanın yanıltıcı etkileri artabilir; gençlerde kendilik algısında bozulmalar görülebilir,” şeklinde değerlendirmelerde bulunuyor. Ancak, “Toplumsal farkındalık ve bilinçli eğitimle bu durumu düzeltmek mümkündür; çünkü teknoloji bizi değil, biz teknolojiyi yönetmeliyiz,” diyerek umut veriyor.