Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla bir yazılı açıklama gerçekleştirdi.
Bahçeli açıklamasında şu noktalara vurgu yaptı:
“Doğru bir bakış açısıyla ve dikkatlice okunduğunda, geçmişten gelen hayat deneyimleri, gelecekteki karanlık noktaları aydınlatacak bir deniz feneri işlevi görecektir.”
Elbette zaman yalnızca ileriye doğru akmaktadır.
Ancak geleceği ve gelişmeyi anlayabilmek için geçmişteki zor ve çetin yolu tanımak hayati öneme sahiptir.
Millet olabilmiş toplumlar, tarihsel zorluklar karşısında yalnızca ayakta kalmayı hedeflemekle kalmamış, aynı zamanda zorlu mücadele süreçlerinde birlikte akıl, ahlak, cesaret ve asalet değerlerini sergilemiştir.
Kesinlikle milletleşme, en yüksek insani seviyedir.
Bu yüksek demokratik seviyeden habersiz olanların sunduğu komünal toplum önerileri, eski bir emperyalist söylemin basit bir tekrarıdır.
Türk milleti, tarihin gerisinde kalmayacak, etnik kalıntıların zoraki ittifaklarla ya da kabilelere ayrılmış parçalı yapılarla tanımlanamayacaktır.
Devlet ve millet harici toplumsal sistem önerilerinin tartışılması, abes ve mantıksız bir yaklaşımın sonucu olarak değerlendirilebilir.
Türkiye, irade sahibi yönetimle terörsüz bir geleceğin kapısını araladı, hasımlık çemberini kırmak için adımlar attı; milli birlik ve beraberliği zedeleyici unsurlara karşı, tüm kesimlerin katılımıyla kapalı bir dönemden açık bir evreye geçiş yaptı.
PKK’nın 12 Mayıs 2025’te silah bırakma kararı almasıyla birlikte, kırılgan bir aşamaya geçilmiştir.
Provokasyonlara ve haksız alınganlıklara karşı dikkatli olunması gerektiği vurgulandı.
Sorumlu bir dil kullanmak, siyasi ve ideolojik çıkar hesaplarına kapılmamak, sağduyu ile hareket etmek son derece önemlidir.
Çeşitli din ve inanç unsurlarına karşı yaklaşımın, bizim inancımızda yeri yoktur.
Türkiye Cumhuriyeti, meşru varlığını korumakla birlikte terörizmle asla müzakere ve mütareke yürütmeyecektir.
Gerçekçi bir barış, gönüllerin ve düşüncelerin birleşimi ile sağlanabilir. Barış, tek taraflı bir eylem değildir; her iki tarafın özverisini gerektirir.
Türk milleti, terörsüz Türkiye hedefini bütün varlığıyla benimsemiş ve destek vermiştir.
Bugün Türkiye, terörle anılan bir ülke olmaktan kurtulacak ve bu imgeler hafızalardan silinecektir.
Terörsüz bir Türkiye, eşit hak ve yükümlülüklerin esas alındığı, demokrasisini güçlendirmiş ve ekonomik refahını artırmış bir ülke olacaktır.
Belirlenen hedefe ulaşmak, toplumun geniş kesimlerinin milli hedefler doğrultusunda ortak paydada buluşmasıyla mümkün olacaktır.
Bu amaçla, Meclis’te tüm toplumsal kesimleri temsil eden siyasi partilerin katılımıyla bir komisyon kurulması önerilmektedir.
T.B.M.M. Başkanı’nın çağrısıyla “Yeni Yüzyılın Terörsüz Türkiye Stratejisi; Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu”nun oluşturulması beklentisi taşınmaktadır.
Geniş katılımlı ve şeffaf yürütülecek bu komisyon 100 üyeden oluşmalı ve temsil edilen 16 siyasi parti, çalışmalara katkı vermelidir.
Ayrıca, her siyasi parti, komisyonda temsil edilmek üzere uzman üyeler görevlendirebilir.
Komisyon, çalışma usul ve esaslarını kendi belirleyerek ilerleyecektir.
Komisyona T.B.M.M. Başkanı başkanlık etmeli ve alınan kararlar, milletvekilleri tarafından teklif haline getirilerek ilgili ihtisas komisyonlarına sunulmalıdır.
Bölgesel ve uluslararası ilişkilerin giderek değiştiği bu dönemde, Türkiye’nin yalnızca kendi imkanlarıyla terörsüz bir geleceği inşa etmesi büyük önem taşımaktadır.
Türkiye, uluslararası işbirlikleri ve barış arayışlarının merkezi haline gelmelidir.
Yeni bir dünya düzeninin doğumu sırasında, iç barış ve dayanışmanın adil bir şekilde güçlendirilmesi, geçmişe ve geleceğe olan sorumluluğumuzdur.
Bu yükümlülük yerine getirilecek; Türkiye Cumhuriyeti terörizmi gündeminden silecektir.
Artık eski yapılar yıkılmakta, ezberler bozulmaktadır.
Son birkaç ayda yaşanan gelişmeler, Türkiye ve bölge ülkeleri açısından önemli kazanımlar sağlamıştır.
Geri dönüş yoktur; geçmişte yaşanan hataların tekrarı, yeni eylem ve stratejilerle gündeme gelecektir.
Türkiye hepimizin ortak vatanıdır. Türk milleti, büyük ve güçlü bir ailedir. Tarihimizde Türkler ve Kürtler, vatanı savunmak için birlikte olmuştur.
Tarihi bağlarımız, her türlü olumsuz yargının çok üstündedir.
Birlikteyiz, kardeşiz, Türk milletiyiz.
Hiçbir dış müdahale ya da oyun, ebedi dostluğumuzu sarsamayacaktır.
19 Mayıs 1919’da Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışı, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük arzusunun bir sembolüdür.
19 Mayıs 1919, bir ulusun yeniden doğuşudur. Bu tarih, Türk devlet aklının zaferidir ve bugüne kadar gelen bir direnişin sembolü olmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu’nun zor günlerinde bile, geleceğe dair planlar ve stratejiler geliştirilmiş, bu süreçte kararlılıkla hareket edilmiştir.
19 Mayıs, Türk milletinin direnişinin ve iradesinin simgesidir.
Bugün Türkiye, geçmişteki dirilişi unutmadan, geleceğe umutla yürümektedir.
Cumhur İttifakı’nın şekillendiği bu tarihi dönemde, halkımızın destek vereceğine olan inancım tamdır.
19 Mayıs 1919’dan 2025 yılına kadar uzanan süreç, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin bir göstergesidir.
Bütün olumsuz çabalara rağmen, Türkiye Cumhuriyeti asla yıkılmayacak; 19 Mayıs ruhu, her zaman canlı kalacaktır.
Bu sözlerle, 19 Mayıs 1919’un 106. yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Milli Mücadele kahramanlarını ve aziz şehitlerimizi saygıyla anıyor, Türk gençliğinin bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.”