İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleştirilen duruşmaya, tutuklu sanıklar Livan Gür, Cemalettin Yüksel, Turabi Şen, Hasan Özdemir, Bülent Kayğun, Elif Gül, Güzin Alpaslan, İkbal Polat, Sinan Gökçe ve Nesimi Aday ile avukatları katıldı. Duruşmayı, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve çok sayıda sanık yakını da takip etti.
Duruşmanın başlangıcında kimlik tespiti işlemleri tamamlandıktan sonra, sanıklardan Sinan Gökçe savunmasını yaptı. Eğitimci ve sanatçı olduğunu belirten Gökçe, Şişli Belediyesi’nde sanatçılara önem verildiğini ifade ederek, kendisinin DEM Parti’den aday olduğunu bildirdi.
Gökçe, Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) yasadışı faaliyetlerde bulunmadığı iddiasında bulunarak, kendisine yöneltilen suçlamaları reddetti.
Bir diğer sanık Turabi Şen ise Beyoğlu Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) meclis üyesi olduğunu vurguladı. Şen, DEM Parti’nin seçim bildirgesinde “kazanabilecekleri yerler” ve “birlikte kazanabilecekleri yerler” ifadeleri bulunduğunu kaydetti.
Şen, “Bir aday kent suçu işlememişse desteklenecekti” diyerek, partinin tanımının yapılmadığını ileri sürdü. Kent uzlaşısının en iyi tanımının kent konseyleri olduğunu savundu.
Mahkeme heyeti başkanı, Şen’in HDK’nın 9. dönem delege üyesi olduğunu söylemesi üzerine, “Savcılıktaki ifadenizde HDK’nın faaliyetlerine katılmadığınızı belirtmişsiniz, şimdi neden böyle konuşuyorsunuz?” sorusunu yöneltti.
Şen, bu soruya, “HDK’nın durumunu herhangi bir yerde bilemediğimden dolayı böyle bir savunma yaptım. Bu savunmam geçerlidir.” şeklinde yanıt verdi.
Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Livan Gür, yerel seçimlerden altı ay sonra başkan yardımcısı olarak görevine başladığını kaydederek şöyle konuştu:
“DEM Parti binasında yapılan aramalarda ismimin geçtiği bir Excel listesi bulunduğu iddia ediliyor. Ancak bu konuda bir bilgim yok. Üzerime atılan HTS kayıtlarını inceledim. Türkiye’de milyonlarca soruşturma açılmıştır. Benim görüşmelerim, suç teşkil edecek ve soruşturmayı gerektirecek konular değildir. DEM Parti’nin siyasetini sürekli takip ediyorum ve CHP’den aday oldum. Neden gözaltına alındım, bunu bilmiyorum. Hayatım boyunca herhangi bir suç işlemedim; başkan yardımcısı olduğum için tutuklandım. Kriminalize edilmeyi kabul etmiyorum.”
Duruşmada söz alan diğer sanıklar da üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmediklerini bildirdi.
Mahkeme heyeti, verdiği ara karar ile tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmederek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, HDK mensubu olduğu belirtilen sanıkların, 31 Mart 2024 yerel seçimleri sonrası bulundukları ilçe belediyelerinde görev yapmaya başladıkları ifade ediliyor.
İddianamede, sanıkların “kent uzlaşısı” formülü çerçevesinde faaliyet gösteren örgüt mensupları oldukları gerekçesiyle haklarında soruşturma başlatıldığı belirtiliyor. Ayrıca, sanıkların terör örgütü PKK ile bağlarının olduğuna dair çeşitli delillerin bulunduğu aktarılıyor.
Sanık Cemalettin Yüksel’in evinde yapılan aramada ele geçirilen bir dokümanda, “Şüphe yoktur. 6-8 Ekim olaylarının toplumsal açıdan yarattığı derin yaraları sarmanın yolu bu olaylarla ilgili hakikatin açığa çıkarılması-10 Ekim.” ifadelerinin yazdığı bir metne ulaşıldığı bilgisi veriliyor. Bu yazının, HDP Merkez Yürütme Kurulu’nun çağrısıyla gerçekleştirilen 6-7-8 Ekim 2014’teki sokak olaylarıyla ilgili olduğu belirtiliyor.
Sancaktepe belediye meclis üyesi Elif Gül’ün ise terör örgütünün kırsal alanında, 1-2 Kasım 2014’te eşi ve kızıyla çekilen fotoğrafları bulunduğu kaydediliyor.
İddianameye göre, Elif Gül’ün eşiyle 29 Ekim 2014’te Şırnak Habur Sınır Kapısı’ndan çıkış yaptığı, 2 Kasım’da ise tekrar giriş yaptığı tespit edilmiştir. Gül’ün, örgütün sözde özel kuvvetler sorumlusuyla 2012 yılında çekilen fotoğraflarının da ele geçirildiği ifade ediliyor.
Sanıkların evlerinde yapılan aramalarda çok sayıda örgütsel doküman bulundukları, HTS incelemeleri sonucu terör örgütüyle bağlantılı birçok kişiyle iletişim haline geçtikleri belirtildi. İddianamede, bazı sanıkların “kent uzlaşısı” adı altında, terör örgütü mensuplarının İstanbul’daki çeşitli ilçe belediyelerine yerleştirilmesine yönelik talimatlar doğrultusunda faaliyet gösterdikleri bilgisi yer alıyor.
Sanıkların terör örgütünün mali yapısını desteklemek ve saha gücünü artırmak amacıyla planlı bir şekilde çalıştıkları ifade edilerek, HDK’nın sözde Türkiye yürütmesi olan KCK altında siyasi bir yapılanma oluşturduğu vurgulandı.
Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) de Yargıtay 16. Ceza Dairesi kararıyla terör örgütü unsuru olarak kabul edildiği, KCK’nın talimatları doğrultusunda HDK ve diğer unsurlara rol verildiği belirtildi. İddianamede, sanıkların terör örgütüyle organik bağlar kurduğu ve üzerlerine atılı “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçunu gerçekleştirdikleri bilgisi veriliyor.
Sonuç olarak sanıkların, “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.