BBC Future’da yayınlanan bir makaleye göre, bilim adamları uzayın kendine özgü kokularını inceleyerek evrenin kimyasal yapısını daha iyi anlamayı amaçlıyor.
ASTRONOTLAR “YANIK METAL” AROMASI TAHRİK EDİYOR
Astronotlar, uzay yürüyüşlerinden döndüklerinde kıyafetlerinde ve ekipmanlarında “yanık metal” ya da “barut” benzeri kokular fark ettiklerini raporluyor. Bu aromasının, uzayda maruz kaldıkları radyasyonun etkisiyle meydana geldiği düşünülüyor.
UZAYIN FARKLI BÖLGELERİNDEKİ KOKULAR
Uzayın çeşitli alanları, kendi benzersiz kokuları ile biliniyor. Örneğin, Satürn’ün uydusu Titan’ın atmosferi, badem, benzin ve çürük balık karışımına benzer bir koku yaydığı tahmin ediliyor.
Jüpiter ise “koku bombası” olarak tanımlanıyor.
JÜPİTER’İN KOKUSU KEDİ İDRARINA BENZEYEBİLİR
Bilim insanları, Jüpiter’in atmosferindeki kokuyu kedi idrarına benzetiyor. Bu bulgular, bulutun üst tabakasının büyük ihtimalle amonyak buzundan oluştuğunu gösteriyor.
HD 189733 b adlı ötegezegenin atmosferinde hidrojen sülfür bulunduğu bildirildi ve bu gaz çürük yumurta kokusunu andırıyor. Ayrıca K2-18b adlı ötegezegenin atmosferinde deniz kokusunu hatırlatan dimetil sülfür (DMS) tespit edildi.
LABORATUVARDA YENİDEN YARATMA ÇABALARI
Bilim insanı ve parfüm tasarımcısı Marina Barcenilla, uzayın kokularını laboratuvar ortamında yeniden oluşturmak için çalışmalar yapmakta. Barcenilla, yıldızların ölümü sonucunda oluşan bazı moleküllerin, dünyada yanmış plastik veya asfalt gibi bir koku yaydığını ifade ediyor.
Ayrıca, Samanyolu’nun merkezindeki bazı moleküler bulutlarda etanol, metanol ve aseton gibi maddelerin bulunduğu, bu yüzden bu bölgelerin alkol ya da oje gibi kokabileceği dile getiriliyor.
UZAYDA YAŞAM OLASILIĞI
Bu araştırmalar sadece uzayın kokularını çözümlemekle kalmıyor, aynı zamanda evrenin kimyasal bileşimi ve potansiyel yaşam izlerini de gün yüzüne çıkarıyor. James Webb Uzay Teleskobu gibi gelişmiş teknolojiler yardımıyla, uzak gezegenlerin atmosferlerinde bulunan kimyasal bileşenler inceleniyor ve yaşamın izleri aranmaktadır.
Uzayın kendine özgü kokusu, bilim insanlarına evrenin sırlarını açığa çıkarma konusunda yeni bir perspektif kazandırıyor. Bu kokular, sadece merak uyandırmakla kalmayıp, evrenin kimyasal yapısını ve potansiyel yaşam alanlarını anlama konusunda önemli bir rol oynuyor.