1. Haberler
  2. Gündem
  3. Demokrat Parti Dönemi ve 27 Mayıs Darbesi

Demokrat Parti Dönemi ve 27 Mayıs Darbesi

featured

Türkiye’nin çok partili siyasi hayata geçiş yaptığı 1946 yılından sonra, 1950’de iktidara gelen Demokrat Parti (DP) 10 yıl boyunca yönetimde kaldı. DP’nin son dönemlerinde ülkede yaşanan huzursuzluk, zaman zaman şiddet olaylarıyla kendini gösterdi.

Ocak 1946’da kurulan DP, 7 partinin katılımıyla gerçekleştirilen 14 Mayıs 1950 seçimlerinde yüzde 53 oy oranı ile 416 milletvekili kazanarak Meclis’e girdi. CHP ise yalnızca 69 sandalyeyle temsil edildi. Böylece 27 yıllık tek parti dönemi sona erdi ve DP, serbest seçimle iktidara gelen ilk siyasi parti olma unvanını elde etti.

DP’nin ilk döneminde Celal Bayar Cumhurbaşkanı, Refik Koraltan ise TBMM Başkanı olarak görev yaptı. İlk Adnan Menderes hükümeti, 22 Mayıs 1950 tarihinde göreve başladı.

DP Hükümeti, Haziran 1950’de darbe planları olduğu iddiasıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesini emekliye sevk etti. Bu isimler arasında dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman, kuvvet komutanları ve çok sayıda general ile albay yer aldı.

DP döneminde “milli irade” kavramına dikkat çekilirken, tarımda kullanılan traktör sayısı artış gösterdi. Mahsul üretimi halkı memnun ederken, DP iktidarı sanayi, eğitim, sağlık ve ulaşım alanlarında da önemli adımlar attı.

DP ve CHP arasında süregelen siyasi çatışmalar, DP’nin CHP’nin taşınır ve taşınmaz mallarının Hazine’ye devri için yaptığı düzenleme ile daha da derinleşti. Bu düzenleme, 1953’te Cumhurbaşkanı onayı ile yürürlüğe girdi.

Takvimler 2 Mayıs 1954’ü gösterdiğinde halk, sandık başına gitti ve DP, oyların yüzde 57’sini alarak 502 milletvekili çıkardı. CHP ise yalnızca 31 milletvekili kazanabildi. Bu tarihi yenilginin ardından, muhalefetin sesi yükselmeye başladı ve en çok eleştirilen isimlerden biri İsmet İnönü oldu.

Krizler başladı

Seçim sonuçlarıyla gücünü pekiştiren DP, aynı zamanda ekonomik krizin belirtilerini de hissetmeye başladı. İlişkilerde gerilimler yaşanmasına rağmen, Başbakan Menderes sorunları çözme yönünde çaba gösterdi; buna rağmen ordu içindeki rahatsızlık giderek arttı.

Parti içindeki anlaşmazlıklar sonrasında DP’den ayrılan 19 milletvekili, Hürriyet Partisi’ni kurdu. Ekonomik kriz, toplumda geniş yankılar uyandırdı.

Selanik’teki Atatürk’ün doğduğu evin yanındaki Türk Konsolosluğu’na atılan bombalardan birinin patlaması sonrası, 6-7 Eylül 1955’te Ankara, İstanbul ve İzmir’de halk sokağa döküldü. Azınlıkların dükkanları ve dini yapıları hedef alındı ve bu olaylar sonucunda birçok azınlık mensubu Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldı.

Üniversite öğrencilerinin gösterileri

Bu olayların ardından üniversite öğrencileri hükümeti protesto etmek için gösterilere başladı. Beyazıt Meydanı’nda yapılan bir eylemde, Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz, polisin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti. Bu olay, ülkedeki huzursuzluğu daha da artırdı.

İstanbul ve Ankara’da sıkıyönetim ilan edilirken, Ankara’da 5 Mayıs 1960’ta “555K” koduyla bir öğrenci gösterisi düzenlendi. Başbakan Menderes, eylemcilere hitap etmeye çalıştı, ancak başarılı olamayınca bir öğrenci tarafından boğazı sıkıldı. Menderes’in “Hürriyet istiyorum” yanıtını alması tarihe geçti.

21 Mayıs’ta da Harp Okulu öğrencileri, Zafer Anıtı’na kadar sessiz bir yürüyüş düzenledi.

Ankara Radyosundan okunan bildiriyle “ihtilal” duyuruldu

Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bazı generallerin oluşturduğu 38 kişilik Milli Birlik Komitesi, “DP’nin ülkeyi baskı rejimine sürüklediği” gerekçesiyle 27 Mayıs sabaha karşı yönetime el koydu. Kurmay Albay Alparslan Türkeş, Ankara Radyosu’ndan okunan bildiride ihtilali duyurdu.

Türk demokrasi tarihinin kara lekesi: 27 Mayıs darbesi

Bildiride, “Demokrasimizi içine düştüğü buhran ve kötü olaylar nedeniyle korumak amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri ülkenin idaresini ele almıştır. Bu harekat, partiler içindeki uzlaşmaz durumdan kurtulmak ve adil seçimlerin yapılmasını sağlamak için gerçekleştirilmiştir,” ifadelerine yer verildi.

Darbe sonrası, antidemokratik yöntemler hızla devreye alındı. Milli Birlik Komitesi, Anayasa ve TBMM’yi feshetti, siyasi faaliyetleri durdurdu. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes ve diğer DP’li milletvekilleri gözaltına alındı.

Albay Muhsin Batur, Menderes’i Kütahya’da gözaltına alarak Ankara’ya sevk etti. Menderes, diğer tutuklu DP üyeleriyle birlikte Yassıada’da hapsedildi.

Yassıada’daki mahkeme, 14 Ekim 1960’ta başlayıp 15 Eylül 1961’de sonuçlandı. Toplam 19 dosya, “anayasayı ihlal” davasıyla birleştirildi. 592 sanıktan 288’i için idam cezası talep edildi.

Türk demokrasi tarihinin kara lekesi: 27 Mayıs darbesi

Yüksek Adalet Divanı, 15 sanığı idam cezasına çarptırdı. Celal Bayar, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan, hayatlarının sona ermesi kararlaştırılan isimlerden oldu. Bayar, yaş haddi nedeniyle müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Eski TBMM Başkanı Refik Koraltan ve diğer bazı eski milletvekilleri hakkında da idam kararları alındı. 31 sanık ise müebbet hapis cezası ile cezalandırıldı.

Birçok uluslararası lider, idamların durdurulması yönünde çağrılarda bulundu. Bu çağrılar sonrasında, komite, Bayar, Menderes, Zorlu ve Polatkan dışındaki sanıkların idam cezasını affetti ve Celal Bayar’ın cezası yaş haddi nedeniyle ömür boyu hapse çevrildi.

Zorlu ve Polatkan, 16 Eylül 1961’de infaz edildi. Adnan Menderes ise 17 Eylül 1961’de, mevcut sağlık raporunun ardından idam edildi.

Yassıada, “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” yapıldı

11 Nisan 1990 tarihinde TBMM tarafından kabul edilen bir yasayla Menderes ve diğer idam edilen arkadaşlarının itibarları iade edildi. Aynı yasal düzenleme çerçevesinde, Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın naaşları, 17 Eylül 1990’da İmralı’dan alınarak İstanbul Vatan Caddesi’ndeki anıt mezara taşındı.

27 Mayıs 1960 darbesinin ardından yapılan yargılamalarda, 592 kişinin yargılandığı süreçte Adnan Menderes ve arkadaşlarının idamıyla sonuçlanan süreç, darbenin 60. yıl dönümünde “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” olarak tekrar yapılandırıldı.

Demokrat Parti Dönemi ve 27 Mayıs Darbesi
Yorum Yap
Bizi Takip Edin