İran’ın dini lideri Ali Hamaney, ülke siyasetine yön veren güçlü bir figür olarak, yıllardır kararların alındığı son mercii konumundadır.
İsrail’in İran’a karşı başlattığı saldırılarla tetiklenen savaş, dördüncü gününü geride bırakırken, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Hamaney’e yönelik bir suikast planını önlediği iddiaları gündeme geldi. Hamaney, 1979 İslam Devrimi’nden sonra İran İslam Devleti’nin lideri olmasıyla ülkedeki iktidarını pekiştirmiş, devrimle elde edilen güçten sonra uzun bir süre boyunca yönetimde kalmayı başarmıştır. Hamaney’in siyasi kariyeri ve geçmişi, dikkat çekici detaylarla doludur.
ÖMRÜNÜN 40 YILI ŞAH DÖNEMİNDE GEÇTİ
Ali Hamaney, 19 Nisan 1939 tarihinde Meşhed kentinde dünyaya geldi. Ailesinin kökenleri Tebriz’e dayanmakta olup, baba tarafı İran Türklerindendir. Hamaney, Türkçeyi iyi bilmesine rağmen, kamuoyunda pek fazla konuşmamayı tercih etmektedir. Dini bir ailede büyüyen Hamaney, çocuk yaşta din adamı oldu ve din eğitimi için Meşhed ile Irak’ın Necef kentinde zaman geçirdi. İran’ın dini merkezi Kum’da, ileride İslam devrimine öncülük edecek olan Ayetullah Humeyni ile tanıştı. Hamaney’in hayatının önemli bir kısmı, dönemin Şah’ı tarafından uygulanan otoriter yönetim altında geçmiştir. Şah’a karşı koymayı hedefleyen Humeyni’nin fikirlerini yaymak amacıyla çalışarak, altı kez gözaltına alınmış ve işkence görmüştür.
1979, HAMANEY İÇİN DE DÖNÜM NOKTASI OLDU
1979 yılı, sadece İran için değil, Hamaney için de kritik bir dönüm noktası olmuştur. Şah, halkın geniş kitlelerinin isyanıyla devrilirken, sürgünden dönen Humeyni, İslam rejiminin temellerini attı ve Hamaney de bu rejimin önemli simalarından biri haline geldi. 40 yaşına basan Hamaney, devrimin liderinin yakın çevresindeki isimlerden biri olarak öne çıktı ve Devrim Konseyi’nde görev aldı, milletvekili olarak görev yaptı ve savunma bakan yardımcılığına atandı. İran’ın güçlü kurumlarından biri olan Devrim Muhafızları’nın kuruluşuna katkıda bulundu ve Tahran’ın Cuma namazlarında imamlık yapmaya başladı.
1980’DE SUİKAST GİRİŞİMİNE UĞRADI
İslam rejiminin önde gelen isimlerinden biri haline gelen Hamaney, 1981 yılında bir suikast girişimiyle karşı karşıya kaldı. Camide yaptığı bir konuşma sırasında kasetçilerin içine yerleştirilen bombanın patlaması sonucu ağır yaralandı ve sağ kolunu kaybetti. Hamaney’in hayatta kalmasının ardından, saldırının sorumlusunun dini yönetime karşı çıkan Furkan grubu olduğu değerlendirildi. O olayın ardından iki ay içerisinde İran Cumhurbaşkanı ve Başbakanı ardışık olarak suikaste uğradı.
42 yaşındaki Hamaney, bu suikast girişiminden sadece dört ay sonra, seçimlerde %95’lik bir oy oranıyla Cumhurbaşkanı seçildi.
İRAN-IRAK SAVAŞI SIRASINDA CUMHURBAŞKANIYDI
Hamaney’in görev süresi, İran-Irak savaşıyla derinden etkilendi. Bu savaş, yaklaşık 1 milyon insanın ölümüne, 2 milyon kişinin yaralanmasına ve iki ülkede ağır hasarlara yol açtı. 1989, dünya genelinde ve İran için önemli bir yıl oldu; Soğuk Savaş sona ererken, Hamaney, 49 yaşında Uzmanlar Meclisi tarafından Humeyni’nin halef olarak dini lider seçildi.
BİR GECEDE “AYETULLAH” İLAN EDİLDİ
Ancak, Humeyni tarafından kurulan İslam Cumhuriyeti’nde, liderlik makamının bir üst düzey dini figür tarafından doldurulması gerektiği düşünüldüğünden, Hamaney’in dini bilgisinin yeterli olmadığı eleştirileri gündeme geldi. Bu eleştirilerin önüne geçmek amacıyla, Hamaney bir gecede Ayetullah unvanını aldı. Anayasada da değişikliğe gidildi. Dini liderin yetkileri arttırılarak, karşısındaki cumhurbaşkanının yetkileri sınırlı hale getirildi. Hamaney, başlangıçta İslam rejimi içinde daha az bilinen bir figürdü; ancak, İran-Irak savaşı sonrası Devrim Muhafızları’nı güçlendirmek, onun konumunu sağlamlaştırdı ve her dönem özellikle son sözleri söyleyen güçlü bir lider haline gelmesini sağladı.
ORTADOĞU’DA SAVAŞLAR VE BÜYÜK ALTÜST OLUŞLAR
Hamaney döneminde, Ortadoğu’da savaşlar ve büyük çalkantılar yaşandı. İran-Irak Savaşı’nın ardından 1991’de Körfez Savaşı, 2003’te ise Irak’ın işgali gerçekleşti. 2011 yılında Hamaney, Arap ülkelerindeki halk ayaklanmalarını “İslami uyanış” olarak tanımladı. Bu gelişmeler, İran ile Suudi Arabistan arasındaki gerilimleri artırarak jeopolitik rekabeti tırmandırdı. Hamaney yönetimindeki İran, ABD ve İsrail’i “Büyük Şeytan” olarak tanımladı ve bu dönemde, ABD’nin bölgedeki etkisine karşı bir “direniş ekseni” oluşturuldu.
Devrim Muhafızları üzerine kurulan bu eksen, İran’ın bölgedeki etkisini önemli ölçüde arttırdı. Lübnan’daki Hizbullah, Yemen’deki Husiler, Irak’taki Şii milisler ve Filistin’deki Hamas ve İslami Cihad, bu direniş ekseninin parçası oldu. Bununla birlikte, Hamaney’in önemli bir destekçisi olan Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani, 2020’de Irak’ta ABD tarafından düzenlenen bir saldırıda hayatını kaybetti ve Hamaney, Süleymani’nin cenaze namazında gözyaşlarına hakim olamadı.
HAMANEY’İN İZNİYLE NÜKLEER ANLAŞMA İMZALANDI
İran’ın Batı ile en büyük sorunlarından biri nükleer programıydı. Ekonomik ambargolar altındaki İran, halkın ekonomik durumunu iyileştirmek amacıyla Hamaney’in onayıyla 2015’te Batı ile nükleer anlaşma imzaladı. Bu anlaşmayla nükleer programın enerji üretimiyle sınırlanması karşılığında yaptırımların kademeli olarak kaldırılması öngörülüyordu. Ancak, 2018 yılında dönemin ABD Başkanı Donald Trump, bu anlaşmadan çekildi. Daha sonra Joe Biden, anlaşmayı tekrar aktif hale getirme çabalarına girdi ancak başarılı olamadı. Anlaşmanın yürürlükte olmaması, Türkiye’deki Hamaney’in “Amerikalıların güvenilmez olduğu” savını güçlendirdi.
İRAN’DA PROTESTOLAR
Hamaney’in uzun süren iktidarı, birçok protestoya da tanıklık etti. Bu protestolardan en büyüğü, Mahmud Ahmedinejad’ın 2009’da Hamaney’in desteğiyle tekrar cumhurbaşkanı seçilmesi sırasında meydana geldi. Seçimlerde yaşanan usulsüzlük iddiaları, halkın sokaklara dökülmesine neden oldu ve güvenlik güçlerinin kanlı müdahalesiyle bu gösteriler bastırıldı. 2017 ve 2019 yıllarında da ekonomik sıkıntılar dolayısıyla protestolar gerçekleştirildi.
2022 yılında ise başörtüsü zorunluluğu ve polis şiddeti karşısında gençler sokağa döküldü. “Ahlak polisi” tarafından gözaltına alındıktan sonra 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ölümü, halkı isyan etmeye sevk etti. Amini’nin polisin şiddeti sonucu hayatını kaybettiği iddiaları üzerine başlayan ve tüm ülkeye yayılan gösteriler, uzun süre sürdü. Bu gösteriler sırasında Hamaney karşıtı sloganlar da yükseldi. Hamaney, Mahsa Amini protestolarının sorumluluğunu yabancı ülkeler üzerine yükledi. Yıllardır ülke dışına çıkmamış olan Ayetullah Ali Hamaney, altı çocuk babasıdır ve şiir okumayı ve bahçecilikle ilgilenmeyi sevmektedir.