Geleneksel jet yakıtlarının çevresel etkileri ve sınırlı kaynakları, hava taşımacılığını alternatif çözüm arayışlarına yönlendiriyor. Bilim insanları, “ince hava”dan elde edilen e-yakıtların sürdürülebilir uçuşların gelecekteki anahtarlarından biri olabileceğini belirtiyor.
Uçakların direkt olarak havadan “yakıt çekmesi” fikri ilk başta bilim kurgu gibi görünse de, uzmanlar bu teknolojinin beklenenden daha yakın olduğunu ifade ediyor. Üçüncü nesil sürdürülebilir havacılık yakıtları (SAF) arasında yer alan e-yakıtlar, karbondioksit ve hidrojenin bir araya gelerek sentezlenmesiyle üretilebiliyor.
Independent’ta yayımlanan bir habere göre, bu teknolojinin temel prensibi, atmosferdeki veya sanayi kaynaklı CO2’nin hidrojenle birleşerek hidrokarbon moleküllerine dönüştürülmesine dayanıyor. Bu süreç sonucunda elde edilen bileşikler, rafinasyon işlemiyle jet yakıtına dönüştürülebiliyor.
EN BÜYÜK ENGEL: YÜKSEK MALİYET
E-yakıtların önündeki en büyük engel, yüksek üretim maliyetleri olarak öne çıkıyor. Avrupa Birliği Havacılık Emniyeti Ajansı’na göre, e-yakıtın ton başına maliyeti yaklaşık 8 bin 720 dolar civarındayken, biyobazlı SAF maliyeti 2 bin 365 dolar, geleneksel jet yakıtı ise sadece 830 dolar düzeyinde kalıyor.
Şu anda yalnızca Avrupa Birliği ve Birleşik Krallık, e-yakıt üretimini destekleyen düzenlemelere sahip. Söz konusu pazarlarda yalnızca atık veya yeşil hidrojen kullanımı teşvik ediliyor. Uzmanlar, bu durumun maliyet verimliliğine olumsuz yansıdığını savunuyor.
Havacılık endüstrisinin e-yakıt kullanımına geçişi belirsizliğini korusa da, bazı havayolu şirketlerinin alternatif enerji kaynaklarını test etmeye başladığı biliniyor.