Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, Belçika’da gerçekleştirilen NATO Parlamento Başkanları Toplantısı’nda önemli açıklamalar yaptı.
Kurtulmuş, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarını kınayarak, müzakere diplomasisinin yeniden başlatılmasının ve NATO’nun güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
“Bir yandan Kırım dahil olmak üzere Ukrayna’nın egemenliğini, bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü savunurken, öte yandan devam eden savaş sürecinde adil ve kalıcı bir barışın sağlanması için diplomatik çabalarda yer alıyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Ukrayna konusunda rehberlik eden değerlerimiz ve ilkelerimiz Filistin için de geçerli olmalıdır.” diyen Kurtulmuş, bu çerçevede şu ifadeleri kullandı:
“Müttefiklerin Gazze’deki soykırım kampanyasına verdikleri zayıf tepki, NATO’nun bölgedeki ortakları nezdindeki güvenilirliğine zarar vermektedir. Aynı zamanda Batı’nın çifte standart uyguladığı algısını pekiştirmektedir. İsrail’in Gazze ve Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’daki işgali ve saldırganlığı, uluslararası hukukun ihlali anlamına gelmektedir. Hiçbir gerekçe, ciddi suçları meşru kılamaz. Failler hesabını vermelidir. Bu nedenle, bazı müttefik ve ortak ülkelerin Netanyahu hükümetine yönelik son açıklamalarını ve yaptırımlarını memnuniyetle karşılıyoruz.”
“Ukrayna ve Filistin, kurallar ve ilkelerin mi yoksa kaba kuvvetin mi galip geleceğinin bir testi olacak”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, parlamenter diplomasi çabalarının da artırılması gerektiğini belirtti.
18 Nisan’da İstanbul’da bir grup ulusal parlamentonun “Filistin’i Destekleyen Parlamentolar Grubu”nu kurduğunu hatırlatan Kurtulmuş, “İki devletli çözümü ve Filistin halkının meşru haklarını destekleyen parlamentoları bu girişime katılmaya davet ediyorum.” dedi.
Ayrıca, İsrail’in Filistin, Lübnan ve Suriye’nin ardından uluslararası hukuku ihlal ederek İran’a saldırdığını vurgulayan Kurtulmuş, şunları ekledi:
“İsrail’in bölgedeki saldırıları durmalı, müzakereler ve diplomasi yeniden başlamalıdır. Mevcut uluslararası sistem, bir yol ayrımında bulunmaktadır. Çok merkezli bir dünyaya geçişin eşiğindeyiz. Adil ve kalıcı bir barış için etkin bir askeri caydırıcılığın yanında, değerlerimize ve ilkelerimize daha güçlü bir bağlılık gerekmektedir. Bu bağlamda, savaştan ve krizlerden etkilenen NATO, barış ve adalet perspektifini daha da güçlendirmelidir.
Kılıç olmadan yapılan antlaşmalar sadece sözden ibarettir ve dünyayı güvence altına alma kapasitesine sahip değildir. Kurallar ve ilkeler olmadan ise kılıç, kontrolsüz bir güç ve despotizmin aracı haline gelir. Ukrayna ve Filistin, bu bağlamda kuralların ve ilkelerin mi yoksa kaba kuvvetin mi galip geleceğinin bir testi olacaktır.”
