Yeşilay Genel Başkanı Mehmet Dinç, teknolojinin ve son yıllarda artış gösteren sanal kumar bağımlılığının insan hayatına etkilerine dair önemli açıklamalarda bulundu. Dinç, dijital araçların olmadan bir yaşam sürmenin mümkün olmadığını, ancak bu teknolojilerin zarar verici bir şekilde kullanılmalarının önlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Dinç, dijital bağımlılığın tanımına ilişkin bilgiler vererek, bu tür bağımlılıkların isimlendirilmesinin gereğini ifade etti. “Dijital grip demiyoruz, çünkü gribe benzemez. Dijital kanser demiyoruz, çünkü kansere de benzemez. Adının dijital bağımlılık olmasının sebebi, bağımlılıkla benzer özellikler göstermesidir.” şeklinde konuştu.
“Zihin yapımıza uyuşturucu kadar zarar veriyor”
Dinç, bağımlılıkların iki türü olduğunu belirterek, birinin madde bağımlılıkları, diğerinin ise davranışsal bağımlılıklar olduğunu ifade etti. Kimyasal bağımlılıkların kötüye kullanımının herkesçe bilindiğini, ancak günümüzde davranışsal bağımlılıkların da insan sağlığına benzer şekilde zarar verdiğini vurguladı. “Zihin yapımıza uyuşturucu kadar zarar veriyor ve aynı tetikleyici alanları etkiliyor.” dedi.
“İnsanlar sosyal ilişkiler anlamında büyük bir fakirlik yaşıyor”
Dijital bağımlılığın psikolojik ve sosyolojik kökenleri olduğuna dikkat çeken Dinç, bu araçların etkisinin geçmişten gelen sosyal dinamiklerin bir sonucu olduğunu dile getirdi. Günümüz toplumu içinde sosyal bağların giderek zayıfladığına vurgu yapan Dinç, “İnsanlar sosyal ilişkiler anlamında büyük bir fakirlik yaşıyor. Akrabalık ve mahalle arkadaşlığı gibi geleneksel bağlardan destek alamadan, dijital araçlara yönelmek zorunda kalıyorlar.” şeklinde konuştu.
Sosyalleşmenin gerçek hayatla bağlantılı olması gerektiğini ifade eden Dinç, sanal arkadaşlıkların sağlıklı bir yapıya sahip olmadığını ve bunun gerçek hayatta çeşitli sorunlara yol açabileceğini belirtti.
Dinç, sosyal medya platformlarının kullanımının dikkat sürelerini derinden etkilediğini aktararak, “Dikkat, öğrenme ve hatırlamanın temel unsurlarından biridir. Ancak dijital araçlar, dikkatimizi olumsuz yönde etkileyebiliyor.” dedi. Bu durumun, insanların dikkat merkezlerinin işlevselliğini bozabileceğini ifade etti.
“İnsanların dikkat süresi balıklardan bile daha az”
Dinç, dikkatin eğitimle güçlenip kullanılmadığında zayıflayacağını belirtti. “Araştırmalar, insanın dikkat süresinin balıktan daha az olduğunu gösteriyor. Örneğin, bazı üniversite öğrencilerinin dikkat süreleri 8 saniye olarak ölçülmüş.” diye ekledi. Hızlı akıştaki dijital ekranların, dikkati körelttiğini vurguladı.
Gerçek dünyaya yabancılaşmak anksiyeteye sebep oluyor
Dinç, sosyal medyada aşırı zaman geçirmenin insanları gerçek dünyadan yabancılaştırdığına dikkat çekti. “Yabancı ortamlarda insanlar güvensiz hisseder. Gerçek hayatlarına yatkınlık hissetmediklerinde kaygı duyarlar.” ifadelerini kullandı.
“Bağımlılık endüstrisi insanları tuzağa çekiyor”
Dinç, bağımlılık endüstrisinin insanları manipüle etmek amacıyla farklı isimlendirmelere başvurduğunu belirtti. “Kumar, şans ve oyun gibi isimler kullanılarak insanlar yanıltılıyor.” dedi. Bu tür bağımlılıkların gerçek yüzüyle karşılaşan bireylerin, bağımlılığın farkına varamadığını ifade etti.
Dinç, “İnsanlara başta kredi veriliyor ve bu, insanları daha fazla oynamaya itiyor. Algoritmalar, kişileri önce çekiyor ardından bağımlılığın içinde kaybolmalarına neden oluyor.” diye ekledi. Bağımlılığın tedavi gerektiren bir hastalık olduğunu ifade etti.
YEDAM’dan ücretsiz psikoterapi hizmeti
Yeşilay Danışmanlık Merkezleri (YEDAM) aracılığıyla Türkiye’nin birçok noktasında ücretsiz psikoterapi hizmeti verildiğini aktaran Dinç, bu hizmetlerin gizlilik ilkesi çerçevesinde yürütüldüğünü belirtti.
Yine, bu yıl kumar bağımlılığında önemli bir artış gözlemlendiğini dile getiren Dinç, bu konuya karşı toplumsal farkındalığın artırılması gerektiğini vurguladı. Kumar reklamlarının serbest olması ve kolay ulaşılabilirliğinin, problemin toplumsal bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekti.