Uraloğlu, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Küresel Ulaştırma Koridorları Forumu”nda yaptığı açıklamada, bu forumun Türkiye’nin ulaşım ve lojistik alanındaki küresel vizyonunu dünyaya duyurmak adına tarihi bir fırsat sunduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde geliştirilen “Türkiye’siz koridor olmaz” vizyonunun, burada somut bir hale gelerek küresel ulaştırma politikalarına yön veren bir yol haritasına dönüştüğünü belirten Uraloğlu, Türkiye’nin tarihî olarak Asya ile Avrupa arasındaki doğu-batı koridorunda doğal bir köprü, Kafkaslardan Afrika’ya uzanan kuzey-güney koridorlarının kesişim noktası olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin yalnızca jeopolitik konumuyla tanımlanamayacağını vurgulayan Uraloğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye, altyapı yatırımları, kriz çözme kabiliyeti, uzlaşmacı diplomasisi ve güven inşa eden yaklaşımıyla ‘jeostratejik bir güven adası’ haline gelmiştir. Bu güven adası, çatışmalar arasında barış yanlısı, istikrarlı ve güvenli bir ülke olarak Türkiye’nin küresel rolünü pekiştirmektedir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya-Ukrayna savaşındaki duruşu, tahıl koridorunun kurulması ve İran-İsrail çatışmasının sona erdirilmesi konusundaki liderlik diplomasi, Türkiye’nin uluslararası arenada bir ‘güven aktörü’ olduğunu kanıtlamıştır. Bu sebeple artık sadece Türkiye’nin jeopolitik konumundan değil, ‘jeostratejik güven adası’ olma özelliğinden de bahsediyoruz.”
23 yılda ulaşım ve haberleşme altyapısına 300 milyar dolara yakın yatırım
Uraloğlu, 2002 yılı itibarıyla son 23 yılda Türkiye’nin ulaşım ve haberleşme altyapısına 300 milyar dolara yakın yatırım yapıldığını, bu yatırımların üretimine 1 trilyon 65 milyar dolarlık bir katkı sağladığını ve yıllık ortalama 1 milyon 24 bin kişiye iş imkânı sunduğunu belirtti.
Ülkenin bölünmüş yol ağını 6 bin 101 kilometreden 29 bin 742 kilometreye, demir yolu ağını ise 11 bin kilometreden 13 bin 919 kilometreye yükselttiklerini dile getiren Uraloğlu, şu sözlerle konuşmasını sürdürdü:
“Yüksek Hızlı Tren hatlarımızla ülkemizi yarım asırlık bir hayalle buluşturduk. Havacılık sektöründe dünya genelinde 353 noktaya uçan merkez ülke olduk. Denizcilik sektöründe ise Türk sahipli filomuz, 52,7 milyon detveyt ton ile dünyada 11’inci sıraya yerleşti; hedefimiz ilk 10’a girmek. Bu altyapı yatırımlarına ek olarak Türkiye’yi küresel ticaretin vazgeçilmez merkezi haline getirmek için bölgesel ve uluslararası işbirliklerimizi kararlılıkla artırmaya devam ediyoruz. Türkiye, yalnızca fiziki yolları bağlayan bir ülke değil, aynı zamanda güven ve sürdürülebilirliği inşa eden bir işbirlikçidir. Türkiye, Avrasya lojistikinde yön belirleyen bir merkez konumundadır.”
Uraloğlu, Türkiye’nin Orta Koridor’un kalbi, Kalkınma Yolu’nun anahtarı ve Asya ile Avrupa, kuzeyle güney arasında sürekliliği sağlayan jeostratejik bir güç olduğunu ifade etti.
Orta Koridor’un, küresel ticaretin en hızlı ve ekonomik rotalarından biri olma yolunda ilerlediğini belirten Uraloğlu, deniz yoluna göre 2 kat daha hızlı ve hava yoluna göre 4 kat daha ekonomik olan bu koridorun 2 bin 282 kilometresi Türkiye topraklarından geçtiğini, ulaşım süresinin 18 günden 15 güne düşeceğini açıkladı.
Türkiye, çatışmaların ortasında bir barış ve istikrar adası
Uraloğlu, Kalkınma Yolu Projesi’nin Irak’ın Faw Limanı’ndan Avrupa’ya uzanan yeni nesil bir ticaret koridoru olarak Türkiye’nin jeopolitik gücünü ekonomik avantaja dönüştüreceğini belirtti. Irak, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri ile imzalanan bu tarihi projenin, Basra Körfezi’ni Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayacağını vurguladı. Bu proje, Orta Doğu ile Avrupa arasında kesintisiz bağlantı sağlayarak Türkiye’nin barış ve refahı destekleyen rolünü ön plana çıkaracak.
Uraloğlu, Türkiye’nin küresel ticaret yollarındaki liderliğini pekiştirdiğini ve bölgesel işbirliklerine önem atfettiğini vurgulayarak, bu çerçevede Polonya’nın başkenti Varşova’da düzenlenen Üç Deniz Girişimi’nin 10’uncu Zirvesi’nde stratejik ortak olarak yer aldıklarını hatırlattı.
“Baltık, Adriyatik ve Karadeniz ülkelerinin enerji, ulaştırma ve dijitalleşme alanlarındaki altyapı eksikliklerini giderme amacıyla oluşturduğu Üç Deniz Girişimi, bölgesel kalkınma ve Avrupa bütünleşmesi açısından dönüştürücü bir güç haline gelmiştir. Türkiye’nin ortaklığı, bu girişimi ‘beş deniz stratejik ortaklığı’ seviyesine taşımıştır. Benzer girişimleri artırmalıyız.” şeklinde görüşlerini aktardı.
Uraloğlu, Bulgar mevkidaşları ile gerçekleştirdikleri görüşmelerde, Kapıkule’ye alternatif bir sınır kapısının açılması, ikinci bir demir yolu hattının inşası ve ilave uçak seferlerinin yapılması gibi konularda geniş istişarelerde bulunduklarını belirtti.
Türkiye’nin uluslararası ulaşım ağına entegre olmayı her zaman önceliklendireceğini ifade eden Uraloğlu, ülkenin çatışmalar arasında bir barış ve istikrar adası olduğunu, Hürmüz Boğazı’nın kapanması ve Süveyş Kanalı’ndaki risklerin ortaya çıkmasının Türkiye’nin stratejik önemini bir kez daha ortaya koyduğunu dile getirdi.
Forum’un, 70’in üzerinde ülkeden bakan, bakan yardımcısı ve uluslararası kuruluş temsilcilerini bir araya getirerek sınır ötesi koordinasyondan dijitalleşmeye, altyapı yatırımlarından sürdürülebilir kalkınmaya kadar pek çok kritik konuyu ele alacağını belirten Uraloğlu, şöyle tamamladı:
“‘Kesintisiz bağlantısallık, sınırsız imkanlar’ vizyonumuz, bu forumun temel felsefesini oluşturmaktadır. İstanbul’da çizeceğimiz yol haritası sadece bölgemize değil, tüm dünyaya yeni ulaşım perspektifleri sunacaktır. Türkiye, güvenilir bir ortak, yenilikçi bir lider ve sürdürülebilir kalkınmanın öncü aktörlerinden biri olmayı sürdürecektir.”
