Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, A Haber canlı yayınında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Lahey’deki NATO Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında gerçekleştirilen görüşmenin daha önceden planlandığını belirten Fidan, bu toplantıda bölgesel meselelerin yanı sıra Gazze, Rusya-Ukrayna ve İran konularının ele alındığını ifade etti.
Fidan, görüşmenin oldukça yapıcı bir ortamda geçtiğini söyledi.
ABD Başkanı Trump’ın, NATO üyesi ülkelerin savunma harcamalarının yetersiz olduğu yönündeki mesajının Avrupalı liderler tarafından dikkate alındığını aktaran Fidan, NATO üyesi ülkelerin önümüzdeki 10 yıl içerisinde savunma harcamalarını iki ayrı kalemde %5 artırma konusunda fikir birliğine vardıklarını kaydetti.
Bakan Fidan, zirvede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birçok mevkidaşıyla ikili görüşmeler gerçekleştirdiğini aktardı.
Gelecek yıl Türkiye’de yapılması planlanan NATO zirvesine ilişkin soruları yanıtlayan Fidan, zirvenin en son 2004 yılında Türkiye’de yapıldığını hatırlatarak, “2026 yılı için yeniden talep etmiş bulunuyoruz. İstanbul’a ev sahipliği konusunda Cumhurbaşkanımız düşüncelerini istişare ediyor. İstanbul mı Ankara mı konusunda iki ayrı görüş var; nihai kararı kendileri verecek.” dedi.
İsrail’in İran’a yönelik sert saldırılarla başlayan çatışma sürecine dair sorulara cevap veren Fidan, “Bölgedeki gelişmeleri yakından takip ediyor ve sıklıkla arabulucu rolü üstleniyoruz. Zira bölgemizdeki savaşların çıkmaması, var olanların sona ermesi hem bizim hem de bölge halkının menfaatine.” diyerek değerlendirmede bulundu.
Fidan, Gazze’ye yönelik saldırıların ilk haftasında “İran ve İsrail arasında olası bir savaşın gelmekte olduğunu” dile getirdiğini belirterek, “İsrail’in İran’a saldırması, İran’ı meşru müdafaa pozisyonuna itti ve gösterdi ki, İsrail, iddia ettiği kadar güçlü bir ülke değil.” açıklamasında bulundu.
Tüm dünyanın “kendi çıkarları için bölgeyi ateşe atan bir politik zihniyetin” varlığını gördüğünü ifade eden Fidan, bu süreçte yoğun bir diplomasi yürüttüklerini kaydetti.
“Bölgenin teyakkuzda olması gerekiyor”
Fidan, “Bu savaş 12 gün sürdü ve şu an için bir ateşkes sağlanmış durumda. Ancak nükleer kapasitenin tamamen ortadan kaldırıldığı varsayımı üzerinden bir ateşkes olduğunu unutmamak gerekir. Ateşkesin bozulması ve karşılıklı saldırıların tekrar başlaması ihtimaline karşı bölgenin sürekli uyanık olması gerekmektedir.” açıklamasında bulundu.
Bu durumun sadece iki ülkeye değil, tüm bölgeye ciddi maliyetler getiren bir savaş olduğunu vurgulayan Fidan, “İki ülke arasında 1000 kilometreden fazla mesafe ve herhangi bir sınır yok. Dolayısıyla bu, sınır aşan bir çatışma. Şu anda bir sessizlik süreci yaşanıyor ancak bu sürecin kalıcı hale gelmesi için İran ile Amerika arasında bir anlaşmanın yapılması kaçınılmaz.” ifadesini kullandı.
“Nükleer tesislerin büyük ölçüde hasar aldığı aşikar”
Hakan Fidan, “İran, uranyum zenginleştirmenin durup durmayacağı konusu tartışılırken, nükleer meselenin sadece İsrail ile İran arasında yaşananların bir boyutu olduğunu ifade ederek, “Amerika’nın gerçekleştirdiği askeri operasyonlar sonucunda İran’daki nükleer tesisler ciddi şekilde hasar gördüğü aşikardır.” değerlendirmesini yaptı.
Nükleer programın çeşitli bileşenleri olduğunu vurgulayan Fidan, tesislere büyük zarar verildiğini belirterek, “Ciddi bir nükleer programın sekteye uğradığını söyleyebilirsiniz.” dedi.
Fidan, “Önümüzdeki en büyük meydan okuma müzakere masası. İran masaya oturduğunda Amerikalılar sadece nükleer konuları mı gündeme getirecek, yoksa başka dosyalar da olacak mı? Eğer başka dosyalar olursa İran bu konuları görüşmek istemeyecektir.” ifadesini kullandı.
“Nükleer konularda, geçmişte Obama dönemindeki anlaşmalar benzeri bir diyalog ortamının oluşabileceğini düşünüyorum.” diyen Fidan, “Ancak buna karşılık, İran dışındaki yeteneklerin yok edilmesini talep eden önerilere sıcak bakacağını düşünmüyorum.” dedi.
“(ABD-İran) Uzlaşma ihtimali var”
Nükleer programla ilgili müzakere masasının yeniden kurulup kurulmayacağı sorusunu yanıtlayan Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda her zaman üzerlerine düşen rolü oynamaya hazır olduklarını vurguladığını belirtti.
Fidan, “Umman’da son birkaç yıldır başlatılan sürecin tekrar canlanacağına dair işaretler var. Bu, belki tekrar denenecek. Nükleerde bir anlaşmaya varılabileceğini düşünüyorum.” dedi.
Sunucunun “Bu, Amerika ve İran için mi?” sorusuna karşılık Fidan, “Evet, bir yerde mutabık kalabilirler. Konu, zenginleştirmenin niteliği ile ilgili.” cevabını verdi.
Fidan, şunları ekledi:
“Bir uzlaşma ihtimalleri var, özellikle son nükleer tesislere yönelik saldırılardan sonra. Ancak elbette ben her iki ülke adına konuşamam. İki ülke yetkilileriyle konuşurken, onlara bazı önerilerde bulundum. Başlangıç noktaları, aynı Rusya-Ukrayna Savaşı’ndaki gibi oldukça farklı.
Ortak noktaları bulacak ve biraz da zamana yayacak yaratıcı fikirlere ihtiyaç var. Bu fikirleri taraflarla paylaşıyoruz ve bazıları tarafından kabul gördüğünü de gözlemliyoruz. Diğer aktörlerle de benzer görüşmeleri yapıyoruz.
Temel mesele, Amerikalıların başlangıç pozisyonunun, İran’daki zenginleştirme işlemlerinin olmaması. İran ise barışçı nükleer zenginleştirmenin uluslararası hukuktan doğan bir hak olduğunu savunuyor. Özellikle son saldırıdan sonra bir anlaşma yapılması konusunda umutluyum, ancak her iki tarafın da iyi niyet göstermesi gerekiyor.”