DMM, “Doğal gaz dünyada yüzde 32 düştü, Türkiye’de yüzde 117 arttı” iddiasıyla ilgili bir açıklama yaptı.
Açıklamada, “Bazı basın yayın organları ve sosyal medya platformlarında yer alan, ‘Doğal gaz dünyada yüzde 32 düştü, Türkiye’de yüzde 117 arttı’ başlıklı haberler, kamuoyunu yanlış yönlendirmeye yönelik dezenformasyon içermektedir. Bu iddialar, Türkiye’nin sübvansiyon politikalarını göz ardı etmekte ve enerji piyasalarındaki global dalgalanmaları hiçe saymakta, halk arasında bir infial yaratmayı hedeflemektedir.” ifadelerine yer verildi.
Ayrıca, Türkiye’nin enerji politikalarının kamu yararını gözeterek oluşturulduğuna dikkat çekildi ve 4 önemli başlıkta kamuoyunun doğru bilgilendirilmesinin gerekliliği vurgulandı.
2028’DE 40 MİLYON METREKÜP ÇIKARILACAK
Açıklamanın devamında, “Türkiye, enerji maliyetlerini vatandaşa yansıtmamak için güçlü bir sübvansiyon politikası izliyor” başlığında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde hükümetin, global enerji dalgalanmalarına rağmen vatandaşları korumak amacıyla kararlı sübvansiyon politikalarını sürdürdüğü belirtildi. “Son 3 yılda enerji faturalarına 1 trilyon liranın üzerinde sübvansiyon sağlanmıştır. Şu anda doğal gaz faturalarında yaklaşık yüzde 44 oranında bir sübvansiyon uygulanmaktadır. 2025’te doğal gaza yönelik sübvansiyonun 200 milyar lirayı geçmesi öngörülmektedir. 2002 yılında 100 metreküp doğal gazın asgari ücret içindeki payı yüzde 26 iken, bu oran günümüzde yüzde 5,9’a düşmüştür.” denildi.
“Yerli doğal gaz üretimi, arz güvenliğini artırmaktadır” başlığı altında ise Türkiye’nin, enerji bağımlılığını azaltmak ve arz güvenliğini artırmak amacıyla stratejik yatırımlarını devam ettirdiği ifade edildi. Bu çerçevede son 10 yılda yerli doğal gaz arzının yüzde 59 oranında arttığı belirtildi.
Sakarya Gaz Sahası’nda günlük üretim kapasitesinin 9,5 milyon metreküpe ulaştığı, Osmangazi Üretim Platformu’nun devreye girmesiyle birlikte bu kapasitenin 2026’da 20 milyon metreküpe, 2028’de ise 40 milyon metreküpe çıkarılmasının hedeflendiği kaydedildi.
“Küresel enerji jeopolitiği, doğal gaz fiyatlarında dalgalanmalara yol açmaktadır” başlığı altında ise enerji piyasalarının son yıllarda ciddi jeopolitik baskılara maruz kaldığı ifade edilerek, şu bilgilerin altı çizildi:
“Rusya-Ukrayna savaşı, Avrupa’ya doğal gaz sağlayan dört ana hattın işlevselliğini ciddi anlamda azaltmıştır. OPEC’in arz kısıtlamaları, enerji fiyatlarında yukarı yönlü baskı yaratmaktadır. LNG piyasasındaki dalgalanmalar, Avrupa’yı daha pahalı ve riskli lojistik rotalara yönlendirmiştir. Hürmüz Boğazı’ndaki jeopolitik gelişmeler ise global enerji piyasalarını kırılgan hale getirmiştir. Bu nedenle, ‘dünyada doğal gaz fiyatları düştü’ iddiası bağlamından kopuk ve yanıltıcı bir değerlendirmedir. Uzman görüşü gibi sunulan bazı kıyaslamalar ise metodolojik olarak eksik ve yanıltıcıdır.”
RESMİ KAYNAKLARIN AÇIKLAMALARINA İTİBAR EDİLMESİ ÖNEM ARZ ETMEKTEDİR
“Fiyat ayarlamaları enflasyonla mücadele süreciyle uyum içindedir” başlığı altında ise, “Doğal gaza yapılan sınırlı fiyat düzenlemesi ne keyfi bir uygulamadır ne de fahiş niteliktedir. Düzenlemeler, uluslararası piyasalardaki gelişmeler, döviz kuru, ithalat maliyeti ve sübvansiyon yükü gibi göstergeler dikkate alınarak ve enflasyonla mücadele hedefiyle uyum içinde uygulanmaktadır. Ayrıca, Temmuz ayında yapılan fiyat düzenlemesinin, sosyal medyada öne sürüldüğü çeşitli iddialarla herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır.” denildi. Bu tür iddiaların, spekülatif ve bilimsel temele dayanmadan ortaya atıldığına dikkat çekildi.
Açıklamada, ilgili gazetelerde ve sosyal medya üzerinden yayılan haberlerin, gerçeklikten uzak olduğu, devletin enerji politikalarını çarpıttığı ve kamuoyunu bilinçli olarak yanıltma amacını taşımakta olduğu vurgulandı. Enerji fiyatlarıyla ilgili değerlendirmelerde, yetkili ve resmi kaynakların açıklamalarına itibar edilmesinin önemine dikkat çekildi.
