Yılmaz, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ile birlikte Mogan Turizm Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Uygulama Oteli’nde organize edilen Milli Eğitim Bakanlığı Bakanlık Yönetim Sistemi (MEBBYS) Tanıtım Programı’na katıldı.
Burada yaptığı konuşmada Yılmaz, 21. yüzyılın yapay zeka, kuantum, büyük veri ve makine öğrenmesi gibi teknolojilerin hızla hayatımızı yeniden şekillendirdiği bir dönem olduğuna dikkat çekti. Bu teknolojik değişimle, eğitim ve eğitim yönetimi anlayışında köklü değişimler yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu ifade etti.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) bu stratejik dönüşümüne öncülük eden Bakanlık Yönetim Sistemi’nin (BYS), yalnızca eğitim alanındaki dijitalleşmeyi değil, Türkiye’nin kamu yönetimindeki büyük dönüşümün de somut bir örneği olduğunu belirten Yılmaz, bu sürecin 2000’li yılların başından itibaren insan merkezli bir anlayışla kamu hizmetlerinin dijitalleştirilmesi yönünde atılan adımlarla başladığını vurguladı.
– “KURUMLARIMIZ ARASINDA VERİ PAYLAŞIMI ÇOK ÖNEMLİ”
Yılmaz, e-Devlet altyapısının güçlendirilmesiyle birlikte vatandaşların kamu hizmetlerine hızlı, şeffaf ve kolay erişim sağlandığını, bunun da hizmet kalitesi ve verimliliği artırdığını aktardı.
2000’li yıllardan günümüze Türkiye’nin uluslararası planda dikkate değer bir ilerleme kaydettiğini belirten Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:
“Birleşmiş Milletler’in 2024 yılı e-Devlet gelişmişlik endeksinde Türkiye Cumhuriyeti, 193 ülke arasında 27. sırada yer almıştır. Avrupa Birliği’nin 2024 yılı e-Devlet kıyaslama raporunda ise ülkemiz 37 ülke arasında 10. sıraya yükselme başarısını göstermiştir. Ayrıca belirtmek isterim ki, üst sıradaki Avrupa ülkelerinin toplam nüfusu, bizim nüfusumuzun yarısı kadar bile etmiyor.”
e-Devlet bünyesinde kullanıcı odaklılıkta Avrupa’da ikinci sıradayız, şeffaflıkta ise beşinci sıradayız ve pek çok alanda AB ortalamalarının üzerinde bir performans sergiliyoruz. Bu başarı, kamu kurumlarımızın Dijital Türkiye vizyonu doğrultusunda dijital sistemlerle yeniden yapılandırılmasından ve operasyonel kapasitelerinin güçlendirilmesinden kaynaklanmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın uzun yıllardır kullandığı Milli Eğitim Bakanlığı Bilişim Sistemleri (MEBBİS) gibi uygulamaların bu dönüşümde önemli bir rol oynadığını belirten Yılmaz, şunları ekledi:
“Yapay zeka ve veri analitiği teknolojilerinin ulaştığı düzey göz önüne alındığında, kamu alanında dijitalleşmenin veriden daha fazla değer yaratacak biçimde derinleşmesini hedefliyoruz. Böylece veriye ve kanıta dayalı politika üretim sistematiğini yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz. Bu gelişmeler, hem karar destek sistemi olarak hem de etkili politika üretim sistemi açısından son derece değerlidir.”
Bu çerçevede Cumhurbaşkanlığı’nın koordinasyonunda Ulusal Yapay Zeka Stratejisi hayata geçirilmiş, kamu personeline yönelik eğitim programları başlanmış ve kamu veri alanı projesi ile kurumlar arası veri paylaşımını kolaylaştıracak modeller tasarlanmıştır. Kurumlar arası veri paylaşımının önemine de değinen Yılmaz, bunun tüm kurumların daha fazla fayda sağlamasına imkan tanıyacağını ifade etti. Verilerin güvenli bir biçimde paylaşılabilmesi için Açık Devlet Verisi Kanunu konusunda hazırlıkların sürdüğünü belirtti. Dijital Türkiye vizyonu çerçevesinde temel hedefimiz, e-Devlet uygulamalarını yükselterek, yapay zeka ve büyük veri teknolojileriyle desteklenen Dijital Devlet modeline geçiş yapmaktır.”
– “EĞİTİM YÖNETİMİNDE SESSİZ AMA GÜÇLÜ BİR DEVRİM NİTELİĞİNDE”
Yılmaz, BYS’nin, eğitim alanında Dijital Devlet yaklaşımının güçlü bir örneği olduğunu ifade ederek, bu sistemin öğrenciden öğretmene, okuldan bütçeye kadar tüm süreçleri kapsadığını aktardı. Veri temelli, hızlı ve doğru karar almayı mümkün kılan bu sistem, eğitimde şeffaflık ve etkinliği de getirdi.
Yapay zeka ve coğrafi bilgi sistemleriyle güçlendirilmiş BYS’nin, kaynakların verimli kullanımını sağladığını belirten Yılmaz, il ve ilçe yöneticilerinden Bakanlık yönetimine kadar her seviyede proaktif yönetim olanağı sunduğunu vurguladı.
Yılmaz, bu sistemin geçmiş verilerden güncel öğrenci hareketlerine kadar birçok boyutlu veriyi işleyerek güçlü öngörüler sunduğunu belirtti. “Bugün ilkokul çağında 5.5 milyon öğrencimiz var ve bu sayı önümüzdeki 5 yıl içinde doğurganlık hızındaki azalma ile 900 bin düşecek. Bu durumu öngörerek okullarımızı planlamalı ve gereken adımları atmalıyız” dedi.
Cevdet Yılmaz, eğitimde öğrenci başarısının analiz edilmesi ile hangi bölgelerde hangi müdahalelerin gerektiğinin hızlı ve doğru bir şekilde belirlenebileceğini ifade etti. Yapay zeka destekli karar ağaçları ve veri madenciliği uygulamaları sayesinde sistemin uluslararası öğrenci değerlendirme sonuçlarını da analiz ederek yöneticilere stratejik destek sağladığını ekledi.
“2053 vizyonumuz doğrultusunda artık yalnızca bugünün ihtiyaçlarına değil, geleceğin taleplerine de odaklanan bir eğitim yönetim modeli geliştirme hedefindeyiz. Bugünün taleplerine yanıt verirken geleceği de öngörmemiz gerekiyor. Eğitimde atılan her adımın etkisi uzun vadede ortaya çıkabiliyor bu nedenle eğitim alanındaki talepleri verilere dayanarak en iyi şekilde değerlendirmek önemli” diyerek devam etti.
Yeni doğmuş bir çocuğun okul çağına geldiğinde hangi kurumda eğitim alacağını öngörebilen ve hangi branşta öğretmene ihtiyaç duyulacağını zamanında tespit ederek gerekli adımları atan bir yapının inşasının önemini vurgulayan Yılmaz, Bakanlık Yönetim Sistemi’nin eğitim yönetiminde sessiz ama güçlü bir devrim niteliğinde olduğunu belirtti. Bu dönüşümün yalnızca Milli Eğitim Bakanlığı ile sınırlı kalmayıp, kamu hizmetlerine de yayılması Türkiye’nin geleceği için büyük önem taşıyor.