İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesi, iddianame üzerinde yaptığı incelemeyi tamamladı.
Mahkeme, iddianamenin kabulüne karar vermenin ardından duruşmanın 11 Eylül’de yapılmasına hükmetti.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 18 Eylül 2024 tarihinde Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının sahte olduğu iddiasıyla CİMER’e başvurulduğu belirtiliyor.
Aynı iddiaya bağlı olarak 1 Ekim 2024 tarihinde savcılığa bir şikayet dilekçesi verildiği ve bunun ardından soruşturmanın başlatıldığı ifade ediliyor.
İddianamede, İmamoğlu’nun Kıbrıs’ta eğitim aldığı ve İstanbul Üniversitesine yatay geçiş yaptığı University College of Northern Cyprus’ın, 1990 yılında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından tanınan üniversitelerden biri olmadığı vurgulanıyor.
YÖK’ün 1988 ve 1992 yıllarındaki yazılarında, KKTC’de faaliyet gösteren yükseköğretim kurumlarından yalnızca Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin tanındığı ifade ediliyor. İddianamede, yatay geçiş kontenjanlarının usulsüz bir şekilde artırıldığına dikkat çekiliyor.
Yatay geçiş başvurularında bazı öğrencilerin listeden haksız yere silinip yerine yeni öğrencilerin eklendiği ve 3 kişilik kontenjanı bulunan bir bölüme usulsüz olarak 54 kişinin alındığı belirtiliyor.
YÖK kararları görmezden gelindi
İddianamede, başvuru kabul edilecek yükseköğretim kurumlarıyla ilgili çok sayıda hileli işleme imza atıldığı ifade ediliyor. Ayrıca “Önlisans ve Lisans Düzeyinde Yatay Geçiş Esaslarına İlişkin Yönetmeliği”nin 2. maddesinin uygulanmadığı kaydediliyor.
Yükseköğretim Kurulu’nun 1988, 1991 ve 1992’deki görüş yazılarında yalnızca Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin tanındığına dair kararın hiçe sayıldığı söz konusu iddianamede dile getiriliyor. Ayrıca öğrencilerin transkriptlerinde başarısızlık ve bazı kredilerin eksik olduğu ifade ediliyor.
İmamoğlu, öğrenci kütük defterine Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak kaydedildi
İstanbul Üniversitesi’nin, KKTC’deki eğitim kurumlarından yalnızca Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin tanındığını bilmesine rağmen İmamoğlu’na ait öğrenci dosyasında yapılan incelemede gerçekten University College of Northern Cyprus’a kayıtlı olduğunun tespit edildiği kaydediliyor. İmamoğlu’nun, İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçişi sırasında yanıltıcı bir biçimde Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak kaydedildiği belirtiliyor.
Bu işlemin, İstanbul Üniversitesi yetkilileri ve Ekrem İmamoğlu’nun gerçek durumu bildiği halde, İmamoğlu’nun Yükseköğretim Kurulu nezdinde tanınmayan bir kurumdan yatay geçiş yapmış gibi gösterilmesi anlamına geldiği ifade ediliyor.
“Belgenin sahte biçimde doğduğu açık ve nettir”
İmamoğlu’nun yatay geçiş sürecinde üniversiteye sunduğu belgelerin University College of Northern Cyprus’a ait bir tanıtım broşürü ve bir transkriptten ibaret olduğu, bu belgelerin Doğu Akdeniz Üniversitesi’ne ait olmadığının anlaşıldığı iddianamede yer alıyor.
İddianamede şu ifadeler yer almakta: “İstanbul Üniversitesi tarafından İmamoğlu’nun kaydının Doğu Akdeniz Üniversitesi öğrencisi olarak yapıldığı, gerçeğe aykırı resmi belgenin açık bir hile ile düzenlendiği, hukuki değeri olan beyanların gerçeği yansıtmadığı, içerik bakımından sahte bir belgenin ortaya çıktığı, bu nedenle belge sahte olarak doğmuştur.”
İmamoğlu’nun hayat hikayesinin hiçbir aşamasında Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde eğitim gördüğüne dair bilgi veya bulgu bulunmadığı, bununla birlikte çeşitli yazılı ve görsel medya organlarında “Kahramanın Yolculuğu” isimli kitapta, İmamoğlu’nun Doğu Akdeniz Üniversitesinden yatay geçiş yaptığına dair ifadelere yer verildiği belirtiliyor.
İmamoğlu’nun hem yatay geçiş işlemlerinde hem de daha sonraki süreçlerde University College of Northern Cyprus hakkında bilgi sahibi olduğu, buna rağmen kamuoyunda yanıltıcı bir algı oluşturacak şekilde davrandığına dikkat çekiliyor.
“Resmi belgede sahtecilik” suçu zincirleme şekilde işlendi
İddianamede, İmamoğlu’nun “resmi belgede sahtecilik” suçuna iştirak ettiği, aldıkları evrakları hileli bir şekilde İstanbul Üniversitesi, Milli Savunma Bakanlığı ve Yüksek Seçim Kurulu’na sunduğu ve bu suçu zincirleme olarak işlediği aktarılıyor.
İmamoğlu’nun “zincirleme resmi belgede sahtecilik” suçundan 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep ediliyor. Ayrıca, ceza verilmesi durumunda Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 53. maddesi gereğince belli haklardan yoksun bırakılmasının da istenildiği ifade ediliyor.
İddianamede, İmamoğlu’nun sahte olarak elde ettiği iddia edilen belgelerin TCK’nın 54. maddesi çerçevesinde müsadere edilmesine karar verilmesi talep ediliyor.