Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin ekonomik programının dışsal şoklara karşı güçlü yapısının tescillendiğini ifade ederek, “Türkiye’nin net döviz rezervleri haziran ayı itibarıyla yaklaşık 89 milyar dolar artmış durumda ve şu anda daha da yükseliyor. Uluslararası standartlara göre rezerv yeterliliğini sağlamış durumdayız.” dedi.
Şimşek, Türkiye Katılım Bankaları Birliği ve Birleşik Krallık İhracatın Finansmanı Kuruluşu (UK Export Finance) tarafından düzenlenen İslami Finans Zirvesi’nin açılışında yaptığı konuşmada, İslami finansın mevcut ekonomik sorunlara dikkate değer çözümler sunduğunu ancak küresel finansal varlıkların sadece yüzde 1’ini temsil ettiğini dile getirdi.
Küresel İslami finans pazarının 5,3 trilyon dolara ulaştığını belirten Şimşek, Türkiye’nin İslami finansın bankacılık sektörü varlıklarının yüzde 8’ini oluşturduğunu aktardı.
Şimşek, Türkiye’nin İslami finansman gelişmişlik endeksinde 136 ülke arasında 10. sırada yer aldığını, ancak hedefinin ilk 5 içerisinde yer almak olduğunu vurguladı.
Bakan Şimşek, küresel ekonomiyi etkileyen belirsizliklere de dikkat çekerek, jeopolitik riskler, yüksek borç düzeyleri, ticaret engelleri ve yaşlanan nüfus gibi zorlukların varlığını dile getirdi. Bu durumların göz önünde bulundurulması gerektiğini ifade eden Şimşek, “Küresel büyümenin yavaşladığı ve bu süreçte Küresel Güney’e doğru kaydığı görülüyor. Dünya ekonomisinin bu yıl yüzde 2,2 ile yüzde 2,5 arasında büyümesi bekleniyor ve bu oranlar, geçmişe nazaran oldukça düşük. Refah yaratmak için alternatif bir model olup olmadığını sorgulamak gerekiyor. İşte bu aşamada İslami finans önemli bir rol oynuyor.” şeklinde konuştu.
Şimşek, Türkiye ve İngiltere’nin İslami finans alanında işbirliği yapabileceği birçok fırsat bulunduğunu belirtirken, İslami finansmanın geleneksel yöntemlere göre daha dayanıklı ve kriz zamanlarında daha fazla istikrar sunduğunu belirtti.
– “DAYANIKLILIK İNŞA EDİYORUZ”
Türkiye ekonomisindeki güncel gelişmelere de değinen Şimşek, enflasyonun hızla düştüğünü kaydetti.
Türkiye ekonomisinin dezenflasyon sürecinde olduğunu ifade eden Şimşek, “Programımız çerçevesinde enflasyonu 2027’de tek haneli rakamlara indirmeyi hedefliyoruz ve bu yolda önemli bir ilerleme kaydettik. Geçen yıl enflasyon yüzde 72 seviyesindeyken, şu an yüzde 35’e geriledi.” dedi.
Cari açığın da azalmayı sürdürdüğünü söyleyen Şimşek, şu ifadeleri kullandı:
“Cari açığımız önceki yıllara göre dengesizdi ancak geçen yıl, altın hariç, cari fazla verdik. Bu, uzun süredir süregelen dış dengesizliğin sona ermesi anlamına geliyor. Deprem, Türkiye’nin mali durumunu ciddi şekilde etkiledi ama tarihi olarak temkinli bir mali yapıya sahibiz. Bu da düşük borçluluk oranları ile kendini gösterdi. Geçen yıl bu oran yaklaşık yüzde 25 civarındaydı. Dolayısıyla, mali konsolidasyon çabalarımız Merkez Bankası’nın dezenflasyon hedeflerini destekleme niyetimizi yansıtıyor.”
Bunu takiben bu yıl yüzde 3,1’lik bir bütçe açığı hedefinin yakalanamayabileceğini belirten Şimşek, “Gelir tarafındaki performans beklentimizin çok altında kalıyor. Ancak bu durum büyük bir sorun değil. Ekonomimizin dayanıklılığını artırarak kırılganlıkları azalttık ve geçtiğimiz birkaç ay zorlu süreçlerden geçtik. Uyguladığımız program, Türkiye’yi şoklara karşı daha dirençli hale getirdi.” dedi.
Kur korumalı mevduatların Ağustos 2023’teki zirve seviyesine göre yaklaşık 130 milyar dolar gerilediğine dikkat çeken Şimşek, “Rezervlerimiz güçlendi. Türkiye’nin net döviz rezervleri, haziran sonu itibarıyla Mayıs 2023’e kıyasla yaklaşık 89 milyar dolar arttı ve şu an daha da yüksek bir seviyedeyiz. Uluslararası tanımlamaya göre rezerv yeterliliğine ulaşmış durumdayız. Risk primimizde bir düşüş var ama hala yüksek seviyelerden devam ediyor.” diye konuştu.
Türkiye ekonomisinde yapısal dönüşüm süreçlerini hızlandırdıklarını aktaran Şimşek, yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm ve sanayi alanındaki dönüşüm konularında önemli adımlar attıklarını belirtti.
Şimşek, Türkiye’nin Yapay Zeka Hazırlık Endeksinde gelişmiş ülkelerin önünde bulunduğuna, fakat henüz tam anlamıyla gelişmiş ekonomilerle eşdeğer olmadığını dile getirerek, yapay zeka, fiber altyapı ve veri merkezleri gibi yüksek teknolojili alanlara odaklandıklarını vurguladı.
Dünyada gelişmiş ekonomilerin büyümesinin yavaşladığı bir ortamda, Türkiye ve Hindistan gibi bazı gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyüme performanslarının yüksek olduğunu kaydeden Şimşek, Türkiye’nin eğitimli, genç ve nitelikli iş gücünün bu başarıdaki önemini vurguladı.
“TÜRKİYE VE İNGİLTERE, SAVAŞ BÖLGELERİNİN YENİDEN İNŞASI KONUSUNDA İŞBİRLİĞİ YAPABİLİR”
Şimşek, Türkiye’nin kişi başına düşen milli gelir açısından önemli imalat sanayi merkezlerinden biri olduğunu belirtti.
Türkiye ve İngiltere’nin işbirliği imkanlarını ele alan Bakan Şimşek, “Ukrayna ve Orta Doğu’daki savaşların sona ermesini umuyoruz ve burada ciddi bir yeniden yapılanma ihtiyacı doğacak. Bu süreçte neden birlikte hareket etmeyelim? İngiliz mimarlar ve Türk müteahhitler olarak birçok fırsat sunuyoruz.” ifadelerini kullandı.
Türk oyun ekosisteminin Londra’nın ardından ikinci sırada yer aldığını belirten Şimşek, Türkiye’de şu anda 850’den fazla aktif oyun girişiminin mevcut olduğunu ve şimdiye kadar iki unicorn’un ortaya çıktığını, 100 milyon doların üzerinde beş çıkış gerçekleştiğini sözlerine ekledi. “Batıya yeniden yöneliyoruz ve son on yılın jeopolitik duraklamasından çıkıyoruz. ABD, AB ve İngiltere ile yakın işbirliğimizi sürdürüyoruz.” şeklinde sözlerini sürdürdü.
Şimşek, PKK’nın silah bırakmasıyla ilgili şöyle bir değerlendirme yaptı:
“Yaklaşık 50 yıldır süren terör sorunun ardından, terör örgütü PKK silah bırakmayı tercih etti. Bu gelişme, büyük ekonomik kazanımlar ve bölgesel entegrasyon açısından ciddi fırsatlar sunuyor. Ayrıca, doğu ve güneydoğunun yeni büyüme motorları olmasını sağlamaya yönelik bir adım olacaktır. Çünkü bu bölgelerdeki demografik yapı oldukça avantajlıdır.”
