Bisiklet kullanımının yürüyüş veya koşuya göre daha kolay olmasının ardındaki nedenler, uzmanlar tarafından “mükemmel biyomekanik uyum” olarak tanımlanıyor.
Euronews’in aktardığı bilgilere göre, yürüyüş veya koşu esnasında vücudumuz kontrollü bir şekilde öne doğru eğilir; her adımda bacaklarımız yerçekimine karşı hareket eder ve bu durum enerji tüketimini artırır.
ENERJİ TASARRUFU YAPAN HAREKET
Bisiklet sürerken ise bacaklar geniş yaylar çizmez, bunun yerine daha küçük ve dairesel hareketlerle pedal çevirilir. Her adımda bacak ağırlığının tamamını kaldırmak yerine yalnızca kalça ve diz eklemleri döndürülerek pedal basılır. Bu durum, önemli bir enerji tasarrufu sağlar.
Yürüyüş sırasında her adımın yere değmesi, ses ve titreşim yaratır. Bu da harcanan enerjinin bir kısmının ısı ve ses olarak kaybolduğu anlamına gelir.
“ÇARPIŞMA VE FREN YOK”
Ayrıca, yürürken her adımda kendimizi yavaşlattığımız için ayak yere basarken vücut arka planda kalır; bu durum kısa süreli bir fren etkisi oluşturur. Kaslar, bu yavaşlamayı aşmak için yeniden hızlanmak zorunda kalır.
Bisiklet bu olumsuzluklara tekerlekler sayesinde çözüm sunar. Lastikler yüzeye çarpmaz, nazikçe temas ederek ilerler. Böylece çarpışmalar ve ani frenler ortadan kalkar; pedal çevirmek için harcanan güç doğrudan ileri hareketle sonuçlanır.
“ÇOK DAHA VERİMLİ”
Edith Cowan Üniversitesi’nden Biyomekanik Profesörü Prof. Dr. Anthony Blazevich, The Conversation’daki yazısında bisiklet sürmenin yürümekten en az dört kat, koşmaktan ise sekiz kat daha enerji verimli olduğunu vurguluyor. Bu verimliliğin sebebi, eklem hareketlerinin azalması, çarpışma etkilerinin ortadan kalkması ve kasların en uygun hızda çalışabilmesidir.
