Ala, sosyal medya platformunda yaptığı paylaşımda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde şekillenen proaktif dış politika anlayışı ile Türkiye’nin, barış, istikrar ve adalet temelli bir dünya düzeni oluşturma hedefi doğrultusunda küresel diplomaside etkin ve yönlendirici bir aktör olmayı sürdürdüğünü ifade etti.
Türkiye’nin ilkeli, kararlı ve vizyoner dış politikası ile hem bölgesel hem de küresel meselelerde çözüm üretme yeteneği ve iradesiyle dikkat çektiğini belirten Ala, aşağıdaki ifadeleri paylaştı:
“Dış politika anlayışımız, diyaloga açık, hakkaniyet ve adalet ilkelerine dayanan bir temele sahiptir. İstanbul’da geçtiğimiz hafta gerçekleşen diplomatik görüşmeler, bu yaklaşımın somut örneklerinden biridir. Rusya ve Ukrayna arasında yapılan müzakereler, devam eden çatışmalara rağmen diyalog kapılarını açık tutma çabasının önemli bir göstergesidir. Ayrıca, İran ile Avrupa ülkeleri arasındaki nükleer müzakerelere ev sahipliği yapmamız, Türkiye’nin uluslararası krizlere çözüm bulma konusundaki güvenilirliğini açıkça göstermektedir. Türkiye’nin öncülüğünde kurulan Balkan Barış Platformu’nun ilk toplantısının, yarın ilgili ülkelerin Dışişleri Bakanlarının katılımıyla gerçekleşmesi, hem tarihi bağlarımızın güçlendirilmesi hem de bölgesel işbirliğine verdiğimiz önemin altını çizmektedir.”
Ala, paylaşımında “Barışın ve diyaloğun merkezi olarak Türkiye, diplomasiyi kalıcı barış ve adil bir uluslararası düzenin güvencesi olarak görmekte” ifadesine yer vererek şunları belirtti:
“Biz, en derin ihtilaflar içinde bile diyaloğun gücüne inanan bir ülkeyiz. Taraflar arasında köprüler kurmayı, ortak zeminler oluşturmaya ve uzlaşma yolları aramayı ilke edinmiş durumdayız. Güçlünün değil, haklının yanında durarak, her konuda uluslararası hukuk, insan hakları ve vicdani sorumluluk ilkelerini gözetiyoruz. Türkiye, günümüzün sorunlarını çözmekle kalmayacak, aynı zamanda daha adil, güvenli ve istikrarlı bir küresel düzenin inşasında öncülük etmeye devam edecektir. Bu tavrımız tarihi mirasımızdan, medeniyet birikimimizden ve milletimizin barışa olan inancından güç almaktadır. 21. yüzyılda Türkiye, diplomasinin en önemli aktörlerinden biri olmayı sürdürecektir.”