1. Haberler
  2. Siyaset
  3. Bahçeli’den Güçlü Mesajlar: Terörsüz Türkiye Vurgusu

Bahçeli’den Güçlü Mesajlar: Terörsüz Türkiye Vurgusu

featured

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ülkemizde ve dünya genelinde yaşanan gelişmelere dair basın toplantısı düzenledi.

Bahçeli, konuşmasında şu açıklamalarda bulundu:

Türkiye Cumhuriyeti devleti, eşsiz bir akıl, güçlü bir ahlak, sabırlı bir tutum ve kararlı bir mücadele ile tarih sahnesindeki yerini almıştır.

Türk milletinin bağımsızlığı, büyük bedeller ödenerek ve vatan topraklarının her karışını şehit kanlarıyla yoğrulması sonucu kazanılmıştır.

Geçmişte olduğu gibi bu gün ve gelecekte de, istiklal ve istikbal haklarımızın korunması, tüm milli değerlerin bir onur meselesi olarak ele alınacak; taviz veya teslimiyet düşünülmeyecektir.

Türkiye, her alanda barış ve kardeşliği sağlayarak Cumhuriyet’in yeni yüzyılında gücünü artıracak, dünya ülkelerinin arasından sivrilecektir.

Özellikle etnik ve mezhep temelli bölücülüğün kökünün kazınmasıyla birlikte, “Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusunda sosyal gelişim, milli birlik ve ekonomik büyüme sağlanacaktır. Böylece Türkiye, medeniyetler arenasında lider konumu elde edecektir.

Ülkemizin varlığı sonsuza dek sürecek, bu varlık hem bugünün hem de kutlu geleceğimizin teminatıdır.

Başkent Ankara, yalnızca yönetim merkezi değil, aynı zamanda Anadolu jeopolitiğinin stratejik merkezidir.

Tarihin derinliklerinden gelen siyasi iradenin karargahıdır ve bununla birlikte hem günümüzün hem de müstakbel hedeflerimizin devamını sağlayacaktır.

Mevcut gerçekler, karşılaştığımız sorunları başka başkentlerden çözümleme imkanı sunmamaktadır.

Dünyanın her noktasına Ankara’dan bakmak zorundayız. Diğer başkentlerin etkisinde kalmak, potansiyel küresel tuzaklara karşı bir bahane oluşturur.

Ankara’nın ve Türkiye’nin güvenliği, en yüksek önceliğimizdir.

Türkiye, bölgesinde güçlü bir aktör olarak, zorda kalan mazlumlar için güven kaynağı, ihtiyaç anında sığınacakları en emniyetli yer olacaktır.

Türkiye’nin varlığı, geniş bir coğrafya ve jeopolitik alanda zor durumda olanlar için umut vaat etmektedir.

Kerkük, Gazze, Urumçi, Kudüs, Tebriz, Arakan, Trablus, Şam ve daha birçok önemli şehirde yaşanan acılar, milli duygularımızda derinden hissedilmektedir.

Özellikle Gazze’de barbarca uygulanan abluka altında çocuklar açlık ve susuzluktan yaşamlarını yitirmektedir.

İnsanlık değerlerini hiçe sayan, inançlarla bağdaşmayan Siyonist zulüm, Gazze’ye mezalim ve merhametsizlikten başka bir şey getirmemektedir.

Birleşmiş Milletler’in açlık çeken Gazzelilerin “yürüyen cesetlere dönüşmeye” başladığını ifade etmesi, ikiyüzlülükle dolu bir durumu gözler önüne sermektedir.

Bu noktada, insani ve uluslararası meseleleri ilgisiz bir biçimde izleyen Birleşmiş Milletler’e dair ilişkimizi yeniden gözden geçirmek gerekmektedir.

Bir uluslararası kuruluş olarak, kitlesel açlık ve şiddet kurbanlarını yalnızca durum tespitleriyle geçiştirmek, büyük bir tükenmişlik göstergesidir.

Gazzeli kardeşlerimizin temel ihtiyaçlarına erişememesi, çağımızın en trajik ve sistematik katliamını göstermektedir.

Terör devleti İsrail’in Gazze’ye gıda ve su ulaşımını engellemesi, eşi görülmemiş bir zalimliktir.

Bölgesel ve küresel barış için önemli bir platform oluşturan Türkiye, Gazze’ye insani yardımların ulaşabilmesi için aktif bir rol oynamalıdır.

İslam ve Arap ülkelerinin Gazze’deki çocukların feryatlarına kayıtsız kalmaları, büyük bir utanç verici durumdur.

İsrail’in sonunun yaklaştığı açıktır.

Son 20 ayda 5 ülkeye saldıran, sürekli alarm halinde olan bu devletin, hem bölgesel hem de küresel ölçekte tahammül edilmesi imkansız bir sınırın eşiğine geldiği bir gerçektir.

Suriye’nin siyasi ve toplumsal dengesini bozucu müdahalelerde bulunan İsrail hükümetine, savaş karşıtı İsrail toplumunun en ağır faturayı ödeyeceğine inanıyorum.

Netanyahu, başta akıttığı kanların hesabını verecek ve tarih, onu bir soykırımcı olarak anacaktır.

Tüm bunlar yaşanırken, Fransa’nın Filistin’i tanıma kararı son derece önemli bir adımdır.

Dileğimiz, bu cesur kararlardaki yayılma etkisinin, İsrail’in hür dünyadan dışlanmasına neden olmasıdır.

Suriye’de YPG/PYD’nin, 10 Mart 2025 mutabakatına uymaması, ülkemiz ve bölge için bir tehdit oluşturmaktadır. Bu durumdan bir an önce vazgeçilmeli, mutabakatın koşullarına harfiyen uyulmalıdır.

ABD’nin tutumu da eleştirilmeyi gerektiriyor, tavşana kaç tazıya tut politikası terk edilmeli ve YPG/PYD’nin tasfiyesine dürüstçe destek verilmelidir.

YPG/PYD’nin süreci geciktirmesi, asla kabul edilemez bir durumdur.

PKK’nın kurucusu tarafından yapılan “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”, örgütün tüm veçheleri için geçerlidir.

Milliyetçi Hareket Partisi için asıl dikkate alınması gereken çağrı, İmralı çağrısıdır.

Kimse, suyu yokuşa akıtacağı yanlışına kapılmamalıdır.

Ülkemiz ve bölgemiz için terörden arınma süreci, birlik, kardeşlik ve barış içinde gelişmelidir.

Tarihi yeniden şekillendirmek, hayali bir beklentidir.

Artık terörizmle geçirecek bir dakika bile zamanımız olmamalıdır.

Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu’nun kurulması ve partilerin bu komisyonda tarihi bir fırsat olarak görüşlerini paylaşmaları, ülkemizin geleceği için büyük bir adımdır.

Milliyetçi Hareket Partisi, bu komisyonda 4 değerli isimle yer alacaktır:

1- Genel Başkan Yardımcımız ve İstanbul Milletvekilimiz Sayın Feti Yıldız,

2- Sakarya Milletvekilimiz ve Anayasa Komisyon Üyesi Sayın Muhammet Levent Bülbül,

3- Kırıkkale Milletvekilimiz ve Adalet Komisyon Üyesi Sayın Halil Öztürk,

4- Tokat Milletvekilimiz ve Adalet Komisyon Üyesi Sayın Yücel Bulut.

Bu noktada, “Barika-i hakikat, müsademe-i efkardan doğar.” sözü, fikir çatışmalarının hakikati ortaya çıkardığını belirtmektedir.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin komisyonda yer almayı şartlandırması, “Terörsüz Türkiye” konusundaki rahatsızlıklarının bir göstergesidir.

Hareketleri birbirine karışmış olanların terörün gündemden çıkarılmasını istemeleri, kendi tezgahlarının kapanması korkusundan kaynaklanıyor.

Ankara’da sert bir dille konuşan siyasetçilerin Diyarbakır’a yönelmesi, ilkesizliğin ve siyasi etik anlayışının bozulduğunun bir göstergesidir.

Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı’nın, vatan ve millet aşkı doğrultusunda verilmiş bir mücadele, siyasi meşruiyetlerini kaybetmiş olanların menfaatlerini zedelemekte, bu bir kötü niyet örneği oluşturmaktadır.

Milliyetçi Hareket Partisi’ni asılsız iddialarla engellemeyi düşünenler, yalnızca kendi akıbetlerinin vicdan terazisinde tartışılacağı gerçeği ile karşı karşıyadır.

Milli birlik ve huzura hizmet eden her girişim, elbet bir gün hak ve haklının tezahürünü görecektir.

Cumhuriyet tarihinde akıl ve inançla şekillenen siyasi anlayış, Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı’ndan başka hiçbir siyasi oluşum ile bağdaştırılamaz.

Bu nedenle, duygularımız ve gerçeklerimizin bir bütün oluşturması, isteyip de yapabileceklerimizi göz önünde bulundurmamız gerekmektedir.

Türkiye’nin yükselmesi, güçlenmesi ve zenginleşmesi adına yapılacak her türlü çaba, bizim için bir görevdir.

Milliyetçi Hareket Partisi, Terörsüz Türkiye’ye inanmakta ve siyasi düşünceleri bir kenara bırakarak, ülkem ve milletim anlayışına barış ve kardeşlik ruhuyla yaklaşmaktadır.

Bu bağlamda, gerçekleştirilen İl Başkanları Toplantısı, önümüzdeki hedefler için bir örnek teşkil etmiştir. Dava arkadaşlarım, sadakatle Türk milleti ve Türkiye için mücadele etmeye devam edecektir.

Tüm dostlarıma teşekkür ediyor, hepsini muhabbetle selamlıyor ve Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum.

Bahçeli’den Güçlü Mesajlar: Terörsüz Türkiye Vurgusu
Yorum Yap
Bizi Takip Edin