Müze yetkilileri, zaman zaman düzenlenen geçici veya kalıcı sergiler aracılığıyla depolarda korunan eserleri kamuoyuna sunmaya devam ediyor. Bu çerçevede, 1946 yılında müzeye kazandırılan ancak bugüne dek saklanan üç tarihi eser, ilk kez sergilenmeye başladı. Bu eserlerden ikisi Akad dönemine, bir diğeri ise Helenistik döneme aittir.
Sergilenen eserlerden biri, zafer tanrıçası Nike’yi betimleyen stilize bir heykeldir. Kartal gövdesine sahip olan bu heykelin pelerini, kartal kanatları ile tasarlandı. Ancak üst kısmının tahrip olduğu için günümüze ulaşamamıştır. Eserin yüzeyinde bulunan “meander” motifleriyle dikkat çektiği belirtilmektedir. Uzmanlar, bu heykelin yaklaşık 2 bin 500 yıl önce Diyarbakır’ın önemli caddelerinden birinde bir sütunun üzerinde yer aldığını öne sürmektedir.
Diyarbakır Müze Müdür Vekili Müjdat Gizligöl, müzenin 1934 yılında kurulduğunu ve Türkiye’nin en eski müzelerinden biri olduğunu aktardı. Gizligöl, “Koleksiyonumuzda 36 binden fazla eser bulunuyor. Ancak bu eserlerin sadece küçük bir kısmını sergileyebiliyoruz. Diyarbakır, taşınır ve taşınmaz kültür varlıkları bakımından oldukça zengin bir ilimiz. Bu nedenle, tarihi eserlerimizin yalnızca bir bölümünü gösterme imkanı bulabiliyoruz; alan kısıtlılığımız mevcut. Zaman zaman geçici veya kalıcı sergilerle, halkın görme fırsatına erişemediği eserlerimizi sergiliyoruz. Bu kapsamda dün itibarıyla üç eserimizi müze bahçesindeki sergi alanına getirdik. Bu eserler, 1946 yılında müzemize kazandırılmış olup uzun süredir depolarda beklemekteydi” ifadelerini kullandı.
Gizligöl, üç eserin her birinin ayrı bir öneme sahip olduğunun altını çizerek şunları ekledi: “İkisi Akad dönemine, biri ise Helenistik döneme ait. Helenistik döneme ait eserimiz, zafer tanrıçası Nike’i temsil eden stilize bir heykeldir. Nike kelimesi ‘zafer’ anlamına gelir; Roma mitolojisinde karşılığı ise Victoria’dır. Heykelde, kartal gövdeli bir kadın figürü yer almakta olup, pelerini kartal kanatları biçimindedir. Üst kısmının tahrip olmasından dolayı günümüze ulaşmamıştır. Heykelin alt kısmında “meander” motifleri görülmektedir. Uzmanların tahminine göre, bu eser yaklaşık 2 bin 500 yıl önce Diyarbakır’ın Gazi Caddesi veya Melikahmet Caddesi’nde bir sütun üzerinde sergilenmiştir. Daha sonra yaklaşık 2 bin yıl boyunca toprak altında kalmış ve 1946’da müzemize getirilmiştir. Depolarımızda, yalnızca vitrinlerdeki eserler değil, çok sayıda değerli eser de yer almakta. Bu sebeple, bahçeye getirilen üç eseri kalıcı sergi alanında halkın beğenisine sunduk.”