17 Ağustos 1999 tarihinde saat 03.02’de 7,4 büyüklüğünde meydana gelen Marmara Depremi, Kocaeli, Yalova, Sakarya, İstanbul ve Düzce’de büyük bir yıkıma yol açtı ve 45 saniye sürdü.
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından oluşturulan Deprem Riskinin Araştırılarak Deprem Yönetiminde Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun Haziran 2010 tarihinde yayımlanan raporuna göre, bu depremde 17 bin 480 kişi hayatını kaybederken, 43 bin 953 kişi de yaralandı.
Yaklaşık 200 bin kişinin evlerini kaybettiği bu depremde, 66 bin 441 konut ve 10 bin 901 iş yeri yıkıldı. 16 milyona yakın kişi farklı şekillerde etkilendi ve 285 bin 211 konut ile 42 bin 902 iş yerinde hasar tespit edildi.
Depremde İstanbul’da 454 kişi yaşamını yitirirken, Yalova, Düzce ve Gölcük’ten hastanelere getirilen yaralılardan dolayı toplamda bu rakam 981’e ulaştı.
İstanbul’da 1880 kişinin yaralandığı depremin ardından, 41 bine yakın konut ve iş yerinde hasar meydana geldi. 18 bin 162 konut, orta veya ağır hasar nedeniyle oturulamaz hale geldi.
Ayrıca, kentteki 3 bin 171 okuldan 820’si hasar gördü. Bunların içinde 118’inin orta, 13’ünün ise ağır hasarlı olduğu belirlendi.
İstanbul’daki 10 bine yakın kamu binasından 1137’sinde az, 387’sinde orta, 37’sinde ise ağır hasar tespit edildi.
Depremden en fazla etkilenen yerlerden biri Avcılar oldu. Bu ilçede 270 kişi hayatını kaybederken, birçok kişi yaralandı. 1823 konut ve 326 iş yerinin yıkıldığı ya da ağır hasar gördüğü Avcılar’da, 5 bin 106 konut ve 872 iş yerinde orta hasar, 3 bin 685 konut ve 461 iş yerinde hafif hasar meydana geldi.
Bakanlıklar ile TOKİ ve diğer kurumların iş birliğiyle yürütülen kentsel dönüşüm projeleri sayesinde, depremin yaraları büyük ölçüde sarıldı.
TOKİ, belediyeler ve özel sektör eliyle, yıkımın yaşandığı bölgelerde depreme dayanıklı yeni konutlar inşa edildi. Ayrıca başta okullar ve hastaneler olmak üzere hafif hasarlı binalar güçlendirildi.
AFAD’dan paylaşım
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın sosyal medya hesabından yapılan bir paylaşımda, depremin 26. yıl dönümünde acının hep taze kaldığı vurgulandı.
Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu belirtilerek, afetlerin gerçeğine dikkat çekildi ve şu ifadelere yer verildi: “Ülkemiz, sahip olduğu tektonik, sismik, topografik ve iklimsel yapısı gereği doğa kaynaklı afetlerle sıklıkla karşılaşıyor. Depremleri engellemek mümkün olmasa da, depremler öncesinde yapılacak hazırlıklar ve deprem anında alınacak önlemlerle olası zararları azaltmak mümkün. 17 Ağustos Marmara Depremi başta olmak üzere, tüm afetlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı bir kez daha anıyor, kederli ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyoruz. Ülkemizdeki deprem gerçeğini aklımızdan çıkarmayalım.”