Servikal Patolojiler ve Kolposkopi Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Faruk Köse, Sağlık Bakanlığı tarafından Ulusal Aşı Programı’na dahil edilerek ücretsiz olarak yapılacağı duyurulan HPV aşısı hakkında AA muhabirine görüşlerini aktardı.
Köse, HPV’nin kadınlarda en yaygın olarak rahim ağzı kanserine, erkeklerde ise baş boyun kanserlerine sebep olduğunu belirtirken, makat kanseri ve erkeklerde HPV ilişkili kanser öncesi lezyonların da mevcut olduğuna dikkat çekti. HPV’nin yalnızca cinsel yolla bulaşan bir virüs olduğunu, havuz, deniz, hamam veya tuvaletten bulaşmadığını ifade eden Köse, virüsün bulaşmasının hemen ardından sağlık sorunlarına yol açmadığını vurguladı.
Kanser öncesi lezyonların HPV enfeksiyonundan en erken 1.5 yıl, en geç ise 15 yıl sonra ortaya çıktığını, rahim ağzı kanserinin ise 20 yıl sonra görülebildiğini dile getiren Köse, “Her 100 kadından sadece 1’inin kansere ilerlediğini” belirtti. Bu durumun tedavi edilmemesi halinde gerçekleştiğini ekledi. HPV’nin, vücuda bulaştıktan sonra ortalama 5 ila 6 yıl içinde yüzde 85-95 oranında kendiliğinden temizlendiğini sözlerine ekledi.
“Aşılama her iki cins içinde şart”
Köse, HPV’nin yaygınlığının yüksek olduğunu ve birçok kişinin düzenli test yaptırmadığından hastalığın fark edilmediğini ifade etti. Taşıyıcıların büyük bir kısmının (yüzde 98) erkekler olduğunu da aktardı.
HPV’nin önlenebilir bir hastalık olduğunu vurgulayan Köse, “Dünya Sağlık Örgütü 2030 yılına kadar belirlediği hedefleri gerçekleştirebilirse, 2120 yılında HPV ile ilişkili hastalıkların silineceğini” söyledi. Aşılama yönteminin en etkili tedavi yöntemi, taramanın ise ikinci en etkili yöntem olduğunu belirtti.
Köse, HPV aşılarının önemine dikkat çekerek, dünya genelinde 2’li, 4’lü ve 9’lu aşılar bulunduğunu dile getirdi. 2’li aşının, kanserle ilişkilendirilen HPV tipleri olan 16 ve 18’i kapsadığını, Türkiye’de kadın ve erkeklerde ortalama 80 bin siğil vakasının görüldüğünü aktararak, 4’lü aşıların 2’li aşıdan daha iyi koruma sağladığını kaydetti. 9’lu aşı ise en yüksek riskli olan 15 HPV tipinin yüzde 90’ından sorumlu 7 tipe ve siğillere neden olan 2 tipe karşı tam koruma sağlıyor. Bu nedenle her iki cinsin de aşılama sürecine dahil edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
“Aşılar tedavi değil, koruma amaçlıdır”
Aşılarda hatırlatma dozuna ihtiyaç olmadığını ve aşılamanın koruyuculuğunun sürdüğünü belirten Köse, aşılama sonrası bazı yan etkilerin yaşanabileceğine dikkat çekti. Kızarıklık, hafif ateş ve baş dönmesi gibi belirtilerin yaşanabileceğini, bunun için kısa bir dinlenmenin yeterli olduğunu ifade etti. Alerji veya mevcut kanser durumu olan bireylere aşı yapılmayacağını da vurguladı.
Köse, Türkiye’nin çocukluk çağı aşılarında yüzde 98 gibi yüksek bir oranla dünyada ön sıralarda yer aldığını belirtirken, aşı karşıtlığının bilimsel bir dayanağı olmadığını sözlerine ekledi.
