Sultan II. Abdülhamid tarafından Japonya’ya göndermesi yapılan “yerli ve milli” Ertuğrul gemisi, dönüş yolunda 16 Eylül 1890 tarihinde akşam saatlerinde Kuşimoto açıklarında Funakura kayalıklarına çarparak battı. Bu kazada 500’ün üzerinde Osmanlı levendi yaşamını yitirirken, 69 kişi yaralı olarak kurtuldu.
Dünya denizcilik tarihinin en büyük kazalarından biri olarak kabul edilen bu olay, Türk-Japon diplomatik ilişkilerinde güçlü bir dostluk bağı oluşmasına zemin hazırladı. Ertuğrul Fırkateyni’nin hüzünlü hikayesi, tarih sayfalarında önemli bir yere sahip oldu.
Ertuğrul Fırkateyni’nin batışını değerlendiren Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) Deniz Harp Enstitüsü Harp Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Korkmaz, sefer öncesinde geminin “okyanus yolculuğu yapamayacağı” şeklinde hazırlanan raporlar nedeniyle yaklaşık 3 ay bakım, onarım ve modernizasyon sürecine alındığını belirtti.
Geminin sefer için hazır hale getirilmesinin ardından tartışmaları sona erdirmek amacıyla dönemin Bahriye Nazırı Hasan Hüseyin Paşa’nın damadı Albay Osman Emin Paşa’nın kafile komutanı olarak atandığını ifade eden Korkmaz, Ertuğrul’un 14 Temmuz 1889’da İstanbul’dan hareket ettiğini söyledi.
Korkmaz, geminin Süveyş Kanalı’ndan geçerek Cidde, Aden, Bombay, Kolombo, Singapur, Saygon, Hong Kong, Nagasaki ve Kobe güzergahını izleyip 6 ayda tamamlanması planlanan seferin, teknedeki arızalar, liman ziyaretleri, ikmal süreçleri ve Singapur’da 4 ay süren tayfun mevsimi nedeniyle uzayarak 11 ayda tamamlandığını ve geminin 7 Haziran 1890’da Yokohama’ya ulaştığını aktardı.
İstanbul’a dönüş için 16 Eylül’de hareket eden geminin, aynı gün akşamında Oşima Adası açıklarında tayfun nedeniyle kayalıklara çarptığını anlatan Korkmaz, bu çarpma sonrasında geminin parçalandığını ve 530’dan fazla mürettebatın şehit olduğunu, 69 yaralının ise yaklaşık 4 ay süren tedavi sürecinin ardından Japonya’ya ait “Kongo” ve “Hiei” korvetleriyle İstanbul’a getirildiğini belirtti.
Japonya’daki kazanın ardından şehitlerin aileleri ve kazazedelere yardım kampanyalarının başlatıldığını vurgulayan Korkmaz, coğrafi sebepler dolayısıyla geç başlayan diplomatik ilişkilerin, bu trajik olay vesilesiyle derinleşerek pekiştiğini ifade etti.
Doç. Dr. Korkmaz, bu tarihi olayın yıl dönümlerinin her iki ülke tarafından etkinliklerle anıldığını dile getirdi.
Ertuğrul’un izinden giden yerli ve milli gemi
Türk donanmasına ait bazı harp gemilerinin Ertuğrul Fırkateyni’nin izinden aynı güzergahta sefer yaptığını belirten Korkmaz, “Ertuğrul’un izinde olarak Japonya ile başlayan bu ilişkiler çerçevesinde 2010, 2015 ve 2024 yıllarında Türk donanmasından bir harp gemisi aynı güzergahı izleyerek Japonya’ya güvenli bir şekilde ulaşmış ve seyrini tamamlayabilmiştir” dedi.
“2024 yılında gönderilen TCG Kınalıada korveti, tamamen MİLGEM Projesi kapsamında yerli ve milli imkanlarla inşa edilmiştir. Dört aylık seyrini başarıyla tamamlayarak geri dönmüştür. Bu geminin görevleri arasında Türk Deniz Kuvvetleri’nin görünürlüğünü artırmak ve Türk Deniz Harp Sanayisi’ni yurt dışındaki limanlarda tanıtmak da bulunmaktadır. Bu korvet, 19 ülkede 25 liman ziyareti yaparak ikili ilişkileri geliştirmeyi hedeflemiştir.”
“Dolayısıyla milli ve yerli imkanlarla inşa ettiğimiz gemilerimiz sayesinde Türk Deniz Kuvvetlerimiz sadece kıyı savunması değil, aynı zamanda bölgede etkin ve caydırıcı bir güç olmayı da başarmıştır. Bu durum, ülkemiz açısından büyük bir gurur kaynağıdır.” diye de ekledi.
İstanbul Deniz Müzesi
Ertuğrul Fırkateyni’ne ait objelerin sergilendiği İstanbul Deniz Müzesi hakkında bilgi veren Korkmaz, “Maketi, mürettebata ait fotoğraflar ve şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar burada sergileniyor. Ertuğrul Fırkateyni’nin hüzünlü hikayesini deneyimlemek için ziyaret edilmesi gereken önemli mekanlar arasındadır. Türkiye’de Ertuğrul üzerine müstakil sergi alanı oluşturan tek yer burasıdır. Deniz tarihine ilgi duyanların ve özellikle denizcilik bölümünde eğitim alan öğrencilerin mutlaka görmesi gereken bir alandır.” ifadelerini kullandı.
Müzede neler var?
İstanbul Deniz Müzesi’nde, 30 Eylül 1890 tarihinde kazadan kurtulan personelin Kobe’den yazdığı rapor, Ertuğrul Fırkateyni’nden kalan eşyaları gösteren fotoğraflar, Ertuğrul Anıtı fotoğrafları, fırkateynin yağlı boya tablosu, Japon iş insanı Torajiro Yamada’nın başlattığı yardım kampanyası için II. Abdülhamid döneminde verilen nişan, bağış makbuzları, 3 Haziran 1937 tarihinde Oşima Adası’nda açılışı yapılan “Ertuğrul Anıtı” hatırasına yaptırılan madalya ve İstanbul’a getirilen 69 Osmanlı levendini taşıyan “Kongo” ve “Hiei” isimli gemilerin maketleri gibi birçok tarihi obje ziyaretçileri bekliyor.
Ayrıca, kazanın yaşandığı Kuşimoto’da 1891 yılında şehit denizciler anısına bir anıt yapılmış olup, Türkiye tarafından 1937’de restore edilen anıtta her yıl anma etkinlikleri düzenlenmektedir.
İstanbul Deniz Müzesi’nin yanı sıra 1974 yılında Kuşimoto’da inşa edilen Türk Müzesi’nde de Ertuğrul Fırkateyni’ne ait maketler, mürettebata ait fotoğraflar ve kazaya ilişkin belgeler sergilenmektedir.