Yaş ilerledikçe Alzheimer hastalığının görülme riski de artıyor. Günümüzde dünya genelinde, beyin hücrelerini etkileyen bu ilerleyici hastalık, hafıza kaybı ve bilişsel fonksiyonlardaki azalmalarla kendini gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada yaklaşık 57 milyon demans hastası bulunuyor ve bunların yüzde 60-70’i Alzheimer’dan etkileniyor. Bu, yaklaşık 34-40 milyon kişinin bu hastalıkla yaşadığı anlamına geliyor. Her yıl 10 milyon yeni vaka eklenmesiyle, bu sayının 2050’de 139 milyona ulaşması bekleniyor.
Alzheimer hastalığı, Türkiye’de de önemli bir halk sağlığı sorunu olarak dikkat çekiyor. Türk toplumunda yaklaşık 700 bin kişi bu hastalık ve diğer demans türleriyle yaşıyor. Hastalık sadece bireyleri değil, aynı zamanda ailelerini de etkileyen zorlu bir süreç. Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniği’nden Dr. Hatice Ömercikoğlu Özden, bu konudaki merak edilenlere dair önemli bilgiler paylaşıyor.
Beyin sağlığını korumanın en temel yollarından biri zihinsel olarak aktif kalmaktır. Bu da yalnızca kitap okumak ya da bulmaca çözmekle sınırlı olmayıp, yeni bilgilerin edinilmesine yönelik çabaları da içermektedir.
Yaş İlerlemesi ve Risk Artışı
Dr. Özden, “Alzheimer hastalığı, demans türlerinin en yaygın formudur ve özellikle 65 yaş üstündeki bireylerde sık görülmektedir” diyerek yaşla birlikte hastalığın ortaya çıkma riskinin her 5 yılda neredeyse iki katına çıktığına dikkat çekiyor.
65 yaş ve üzeri bireylerde Alzheimer sık görülse de, aile geçmişinde bu hastalıktan mustarip bir kişinin bulunması durumunda daha genç yaşlarda da hastalıkla karşılaşma ihtimali bulunmaktadır. Ayrıca, kadınların bu hastalıktan erkeklere göre biraz daha fazla etkilendiği belirtilmektedir. Dr. Özden, diğer risk faktörlerini şöyle sıralıyor:
“Yüksek tansiyon, diyabet, yüksek kolesterol, fiziksel aktivite eksikliği ve sigara kullanımı, Alzheimer riski açısından tehlike oluşturuyor. Görme ve işitme kusurları da hastalığın gelişiminde rol oynamaktadır.”
[Fotoğraf: Getty Images]
Alzheimer Riskini Azaltmanın Yolları
Alzheimer’ı tamamen önlemek mümkün olmasa da, yaşam tarzında yapılacak bazı değişikliklerle riskler azaltılabiliyor. Dr. Özden, “Beynimizi, bedenimizi ve ruhumuzu aktif tutmak, sağlıklı alışkanlıklar edinmek oldukça faydalı” diyor ve bu kapsamda tavsiyelerini sıralıyor:
“Zihinsel olarak aktif kalmak için yalnızca kitap okumak yeterli değildir; yeni beceriler edinmek de önemlidir. Örneğin, yabancı dil kursuna katılmak, seramik veya resim atölyelerine gitmek, bilgisayar kullanmayı öğrenmek veya müzik aleti çalmaya başlamak, beynin farklı bölgelerini çalıştırarak sinir hücreleri arasındaki bağlantıları güçlendirir. Bu etkinlikler ayrıca sosyal ilişkileri de geliştirmektedir.”
Düzenli Egzersiz Önerileri
Kalp-damar sağlığının korunması, Alzheimer riskinin azaltılmasında önemli bir faktördür. Dr. Özden, “Yüksek tansiyon, diyabet, yüksek kolesterol ve fazla kilonun kontrol altında tutulması gerekiyor” diyerek, bu süreçte düzenli egzersizin önemine vurgu yapıyor. “Günde 30 dakikalık yürüyüş, haftada birkaç gün yüzme veya bisiklet sürmek, hem kalp sağlığını hem de beyin sağlığını destekler” ifadesini kullanıyor.
Beslenme alışkanlıkları da bu konuda kritik önem taşıyor. Akdeniz tipi beslenme, sebze, meyve, bakliyat, balık ve zeytinyağı ağırlıklı olması nedeniyle beynin ihtiyaç duyduğu antioksidan ve sağlıklı yağları sağlıyor.
Sosyal aktivitelere katılmanın önemi de göz ardı edilmemeli. Dr. Özden, “Arkadaşlarla buluşmak, aile ile vakit geçirmek, komşularla sohbet etmek, gönüllü faaliyetlerde yer almak, kişiyi yalnızlıktan uzak tutar. Zira, yalnızlık ve sosyal izolasyon, zihinsel gerilemenin hızlanmasına sebep olabiliyor” diyor.
[Fotoğraf: Getty Images]
Görme ve İşitme Sorunları
Alzheimer konusunda görme ve işitme sorunları da önemli bir boyut. Duyuların sağlıklı olması, beynin çevreyle sürekli iletişim kurmasını destekler. Sigara içmemek ve düzenli, kaliteli uyku da beyin sağlığı için kritik unsurlar arasında yer almaktadır. Uyku esnasında, beyinde biriken zararlı proteinlerin temizlendiği düşünülmektedir.
Ruh sağlığının korunmasının önemi de göz ardı edilmemeli. Dr. Özden, “Depresyonun tedavi edilmesi, kişiyi mutlu eden etkinliklerle uğraşması ve sanatla ilgilenmesi zihinsel sağlığı destekler” diyor. Ayrıca, kafaya alınabilecek travmalardan korunmak ve hava kirliliğinden uzak durmak da risk faktörlerini azaltmaktadır.
Alzheimer’ın İlk Belirtileri
Alzheimer denince akla gelen ilk belirti unutkanlıktır. Ancak yorgunluk, uykusuzluk ve stres gibi durumlar da unutkanlığa yol açarak, durumun ciddiyetinin göz ardı edilmesine neden olabiliyor. Dr. Özden, Alzheimer’ın hangi belirtilerle kendini gösterdiğini aktarıyor:
“Alzheimer hastalığının en yaygın belirtisi unutkanlık. Günlük yaşamda çoğu kez aynı soruların sorulması, eşyaların kaybedilmesi ve gündelik işlerde yardıma ihtiyaç duyulması gibi durumlar görülebiliyor. Ayrıca, kelime bulma güçlüğü, davranış değişiklikleri ve sinirlilik gibi belirtiler de ortaya çıkabilmektedir.”
Alzheimer’ın sadece etkilediği kişi için değil, aynı zamanda aile üyeleri için de zorlayıcı bir durum olduğunu belirtmek gerekir. Aile yakınlarının hastaya karşı daha sabırlı ve anlayışlı olmaları, önemlidir. Ayrıca, hasta yakınlarının ileride karşılaşabilecekleri zorluklar hakkında bilgilendirilmeleri gerekir.
Hekime Ne Zaman Başvurulmalı?
Pek çok kişi yaşadığı değişiklikleri doğru bir şekilde değerlendiremiyor ve Alzheimer gibi bir sorun yaşayıp yaşamadıklarını düşünemiyor. Ancak aile üyeleri bu durumları fark edebilir ve bu noktada önemli sorular gündeme gelir. Dr. Özden’in belirttiği gibi, “Eğer hastanın semptomları günlük yaşam aktivitelerini etkiliyorsa ve bu durum hasta yakınları tarafından da gözlemleniyorsa, mutlaka hekime başvurmak gerekir.”
Örneğin, hastanın günlük yaşamında ocağın altını açık unutması, planlarını yapamaması, faturaları ödeyememesi ya da alışveriş esnasında alacaklarını unutması gibi durumlar önemli belirtilerdir. Ayrıca, kelime bulmakta, konuşmada zorluk yaşanması ya da ruh halindeki belirgin değişiklikler de hekime başvurma nedenleri arasında sayılmalıdır.
[Fotoğraf: Getty Images]
Erken Teşhisin Önemi
Alzheimer hastalığında erken teşhis, tedavi süreci açısından kritik bir öneme sahiptir. Dr. Özden, “Hastalığın seyrini yavaşlatacak ilaçların zamanında başlanması önemlidir. Bunun yanı sıra hastanın güvenliğinin sağlanması ve uygun bir ortamın oluşturulması da büyük bir gereklilik” diyor.
Hasta Yakınlarının Rolü
Alzheimer hastalığında hasta yakınları kritik bir rol üstlenir. Bu süreçte bilgi sahibi olmak, önemli bir ilk adımdır. Dr. Özden, “Çünkü Alzheimer sadece hastayı değil, aynı zamanda aile bireylerini de etkileyen bir durumu temsil ediyor. Aile yakınlarının daha anlayışlı ve sabırlı olmaları büyük bir önem taşıyor” şeklinde ifade ediyor.
Son yıllarda Alzheimer hastalığında belirgin bir artış gözlemleniyor. Dr. Özden, bu artışın sebepleri arasında hastalığın daha fazla tanınmasının, yaşam süresinin uzamasının ve risk faktörlerinin daha iyi anlaşılmasının yer aldığını belirtiyor.
Alzheimer hastalığı için henüz kesin bir çözüm yok. Ancak tıp alanındaki ilerlemelerle hastalığın seyrini değiştirecek umut verici çalışmalar devam etmektedir.