Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Milli İrade Platformu tarafından “Türkiye Yüzyılında Ekonomi ve Kalkınma Vizyonu” temasıyla Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nde (MÜSİAD) düzenlenen “Milli İrade Buluşmaları” toplantısına katıldı.
Burada yaptığı konuşmada, uzun vadeli politikaların uygulanmasının ve dönüşümlerin yaşanabilmesinin siyasi istikrarla mümkün olduğunu belirten Yılmaz, Türkiye’nin son 22 yılda önemli bir ilerleme kaydettiğini ifade etti.
“Farklı bir dönemdeyiz. Bu dönemi çok iyi analiz etmemiz gerekiyor”
Yılmaz, bir planın ve programın siyasi ve toplumsal sahiplenmeyle uygulanmasının başarıyı getiren en önemli unsur olduğunu vurgulayarak, “Farklı bir dönemdeyiz. Bu dönemi çok iyi analiz etmemiz gerekiyor. Dünyada nelerin döndüğünü, dünyanın nereye gittiğini… Güvenlikten enerjiye, ekonomiden ticarete, lojistiğe kadar durumu değerlendirmeniz gerekiyor” dedi.
Dünya genelinde yaşanan dönüşüm sürecinin beraberinde getirdiği riskler ve sorunların var olduğuna dikkati çeken Yılmaz, bu tür dönemlerin ülkelerin sıçrama yapması için en uygun zamanlar olduğunu dile getirdi. “Fırsatları iyi görebilen ülkeler, doğru hamleler yaparak normal dönemlerde elde edemeyecekleri değişimlere ulaşabilirler” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Gazze’de yaşananların bölgesel etkisini öne çıkararak, “Gazze’de ve Filistin’de adalet olmadan, daha adil bir küresel düzenin oluşturulması mümkün değil” ifadesini kullandı.
“2002 yılında Türkiye, alt orta gelir grubunda bir ülkeydi”
Yılmaz, Dünya Bankası’nın ülkeleri gelir gruplarına ayırdığına işaret ederek, 2002 yılında Türkiye’nin alt orta gelir grubunda yer aldığını ve kişi başına gelirin 3.600 dolar civarında olduğunu aktardı. “O dönemde Türkiye, 238 milyar dolarlık bir ekonomiyle dünyanın 21. büyük ekonomisiydi” dedi.
Son 22 yıl içerisinde Türkiye’nin alt orta gelir grubundan üst orta gelire geçtiğini belirten Yılmaz, 2023 yılı itibarıyla ekonomik büyüklüğün 1,5 trilyon doları aşacağı beklentisinde bulunduklarını ifade etti. “Kişi başına milli gelirimiz 17 bin doların üzerinde, istihdam 32 milyona ulaştı, ihracat 274 milyar dolara çıktı” şeklinde bilgi verdi.
Türkiye’nin kritik bir eşik konusunda olduğunu ve üst gelir grubuna geçme aşamasında bulunduğunu dile getiren Yılmaz, “2025 yılı verileri ile Türkiye, tarihindeki ilk kez yüksek gelirli ülkeler kategorisine girecek” diye ekledi.
“Şu anda enflasyonu düşürmek birinci önceliğimiz”
Yılmaz, ekonominin son 15 yıldır sürekli büyüdüğünü vurgulayarak, “Enflasyonla mücadele ediyoruz ve makro istikrarı sağlamaya yönelik bir program uyguluyoruz. Enflasyonu düşürmek birinci önceliğimiz ancak bunu yaparken diğer dengeleri de gözetiyoruz” ilişkisini belirtip, bütüncül bir ekonomik program yürüttüklerini ifade etti.
İşsizlik oranının uzun süre tek haneli rakamlarda kaldığını bildiren Yılmaz, gıda politikalarına özel önem verdiklerini belirtti, sulama yatırımları gibi konulara ağırlık verileceğini açıkladı.
Yılmaz, gıda arzını artırmanın önemini vurgulayarak, farklı finansal enstrümanlarla proje destekleme çalışmalarını sürdürdüklerini de aktardı. Sosyal konut projelerinde düşük maliyetli ve enerji verimli yapıların üretiminin planlandığını söyledi.
Enerji alanındaki çalışmalarına da değinen Yılmaz, yerli ve milli enerji kaynaklarını geliştirmeye yönelik birçok projeyi hayata geçirdiklerini belirtti. Ulaştırma ve lojistik alanında ise üretim alanları ile limanların bağlantısını güçlendirme hedefi bulunduğunu ifade etti.
İnsan kaynakları alanında mesleki eğitim, yeni teknolojilere adaptasyon gibi konuların önemine dikkat çeken Yılmaz, 2028 yılına yönelik hedefleri hakkında da bilgi verdi. “2028 yılında toplam ekonomik büyüklüğümüz 1,9 trilyon dolara ulaşacak, kişi başına milli gelir 21 bin dolara çıkacak” dedi.
Çevre politikaları ile kalkınma politikalarının entegre bir şekilde ilerleyeceğini vurgulayan Yılmaz, “Büyümekten vazgeçmeyeceğiz ve yerli kaynaklarımızı kullanmaya devam edeceğiz” ifadesini kullandı.
Kafkaslardaki barış ve Zengezur Koridoru’nun açılması ile bölgedeki yeni fırsatların ortaya çıktığını ifade eden Yılmaz, bu süreçlerin Türkiye’nin kalkınmasına büyük katkıda bulunacağını da vurguladı.
“Biz niye aynısını yapmayalım?”
Yılmaz, tek başına bir ülkenin kalkınmasının sınırlı olduğunu belirterek, bölgesel istikrarın önemine dikkat çekti. “Avrupa’da birçok ülke ortak bir düzen içinde başarılı politikalara ulaştı. Bizim bölgemizde de birkaç ülke ile birlikte bir refah ortamı oluşturma imkanı mümkündür” diye ekledi.