Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ziyareti sonrası uçakta gazetecilerin sorularını cevapladı. Ziyaret, Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu ve Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın davetiyle gerçekleştirildi.
GENEL DEĞERLENDİRME
Washington’a gerçekleştirdiğimiz ziyarette, Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerden birçok devlet ve hükümet başkanının katıldığı Genel Kurul’da Türkiye olarak güçlü bir varlık gösterdik. Bu yılki toplantılara Gazze’deki durumu ve Filistin davasını ön plana çıkaran bir katılım sağlandı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeleri Birleşik Krallık ve Fransa, Filistin’i tanıdıklarını açıkladı. Bu tarihî karar, Filistin’i tanıyan ülke sayısını 150’nin üzerine çıkardı. Ancak bu desteğin sahaya yansıması için uluslararası toplumun etkin eylemler sergilemesi şart. İsrail’in işgalci politikalarıyla bu çabaları engellemeye çalıştığı bir gerçek. Bu konuları, hem Genel Kurul’daki konuşmamda hem de Trump ile yaptığımız görüşmelerde gündeme taşıdım ve gayretlerimizi sürdüreceğimizi belirttim.
Genel Kurul’da daha geniş uluslararası meseleleri dile getirme fırsatım oldu. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hakları, Suriye ve Ukrayna-Rusya Savaşı ile ilgili barış çabalarımızı ifade ettik. Ziyaret sırasında Türk-Amerikan Toplumu temsilcileriyle bir araya geldim ve Türk iş dünyası ile de görüşmeler gerçekleştirdim. Ayrıca, Suriye, Libya, Kuveyt, Endonezya, Fransa, Kanada ve Vietnam’dan birçok muhatapla önemli temaslar kurduk.
Amerikan Başkanı Trump ile gerçekleştirdiğimiz görüşmede, kapsamlı bir gündem üzerinde durduk. İkili ticaret hedefimiz olan 100 milyar dolara ulaşmak için gereken adımlar üzerinde görüştük. Bunun yanı sıra, Gazze’deki krizle ilgili çözüm yollarını ve Suriye’deki barış ortamının sağlanmasına yönelik fikirlerimimizi paylaştık. Görüşmelerimizin Türkiye, milletimiz ve bölge için olumlu sonuçlar doğurmasını umuyorum.
SORU: Trump ile yaptığınız tarihi görüşmenin Türk-Amerikan ilişkilerine etkisi ne olacak?
Washington’dan memnuniyetle döndük. Trump ve ekibi tarafından iyi karşılandık. Bu, atılan çamurların kirletemeyeceği bir ziyaretti. Sayın Trump ile ilişkimiz her zaman iyi oldu ve bu görüşme Türk-Amerikan ilişkilerine olumlu yansıyacaktır. Açık ve net bir dil kullanarak dostlarımızla ilişkilerimizi sürdürdük. Ticaret hacmimizi artırmak ve diğer meseleleri çözmek için güçlü iradeye sahibiz. Gazze’deki insani durumu ele aldık ve bu konuda bir uzlaşma sağlama amacı güdüyoruz.
SORU: Gazze konusunu ele alırken Trump’a durumu açıkladınız mı?
Gazze’deki katliamları sona erdirme konusunda Trump ile verdiğimiz mesajlar çok önemlidir. Trump, kalıcı barışın sağlanması gerektiğini ifade etti. Biz de ateşkes ve barış için izlenmesi gereken yollar hakkında bilgi verdik. Toplantıda, iki devletli çözümün kalıcı barışı sağlayacak en iyi yol olduğu vurgusu yapıldı. Türkiye’nin temel hedefi, Gazze’deki gazetecilerin ve çocukların hayatlarını korumaktır.
SORU: İsrail giderek yalnızlaşıyor, bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda İsrail’in işlediği insanlık suçlarının daha fazla görünür hale geldiğini gözlemledik. İsrail, zulmüyle yalnızlaşmaya başladığı için artık tepkilere maruz kalıyor. Biz de bu durumu dile getirerek, durumu değiştirmek için çalışmaya devam ediyoruz. Adaletin ve merhametin tek bir sesle haykırılmasına ihtiyaç var. Bugün Filistin’in tanınması yönünde atılan adımlar, adalet arayışında önemli bir aşama.
SORU: Ülkelerin Filistin’i tanıma çabaları karşısında, uluslararası politikaların geleceği hakkında neler düşünüyorsunuz?
Ülkelerin Filistin’i tanımaları önemli bir adımdır. Ancak bu kararların etkili olabilmesi için uluslararası baskının artırılması şart. Netanyahu’nun ve işgal politikalarının karşısında durmalıyız. Bu yıl yapılan Birleşmiş Milletler toplantısı, Filistin’in uluslararası gündemde daha görünür olmasına katkı sağladı.
SORU: Türkiye’nin barış için üstlendiği sorumluluklar ve gelecekteki adımları neler olacak?
Türkiye’nin dış politikası barış üzerine inşa edilmiştir. Buna yönelik adımlar atıyor ve uluslararası işbirliği oluşturuyoruz. Savaşların yerini barışa bıraktığı, çatışmaların sona erdiği bir dünya hedefliyoruz. Karadeniz Tahıl Koridoru ve İstanbul müzakereleri gibi diplomatik sonuçlar, Türkiye’nin gayretlerindeki başarının birer örneğidir.
SORU: Türkevi, diplomasi alanında nasıl bir rol oynuyor?
Türkevi, uluslararası alanda önemli bir diplomasi merkezi haline geldi. Burada dostlarımızı ağırlayarak Türkiye’nin barış ve adalet arayışındaki kararlılığını sergiliyoruz. Türkevi’nin varlığı, Türkiye’nin diplomatik etkinliğini artırmakta çok önemli bir yere sahip. Buradaki temaslar, icraatlarımızı güçlendirdiği gibi, problemlere çözüm aramak açısından da büyük bir fırsat sunuyor.
SORU: Suriye’nin toprak bütünlüğü konusundaki duruşunuz nedir?
Suriye, kimlikleriyle bağlı tüm halkların bir arada barış içinde yaşadığı bir ülke olmalıdır. İsrail’in saldırgan tutumunun bölgede kalıcı bir huzursuzluk yaratacağı aşikâr. Ayrıca, Suriye’nin yeniden inşası için işbirliğine açığız ve Suriye’nin egemenliğine saygı gösteriyoruz. Terör örgütlerinin bölgedeki geleceği yoktur. Suriye üzerinde ilgi ve merakların oluşması, bu anlamda temel hedeflerimizi pekiştirecektir.
SORU: Mısır ile ilişkilerin gelişimi ve askeri iş birliği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Mısır ile ilişkilerimizi güçlendiriyoruz ve bu iş birliği, bölgedeki barışı pekiştirmektedir. Akdeniz’de gerçekleştirdiğimiz ortak tatbikat, iki ülkenin yüksek seviyedeki yakınlaşmasının bir göstergesi. Türkiye’nin hakları konusunda kararlıyız ve komşularımızla iş birliği içinde hareket etmekteyiz.
SORU: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için bu durumun etkileri hakkında neler düşünüyorsunuz?
Kıbrıs konusunda duruşumuz nettir ve iki devletli çözümden yanayız. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin seçimlerinde halkın iradesi, bu konudaki tavırlarımızı belirleyecektir. Biz her zaman Kıbrıs Türkü’nün yanındayız ve onların haklarının korunmasına yönelik çabalarımız devam edecek.
SORU: Geride bıraktığımız yıl içinde iç cephe vurgusu yaptınız, bu konuda muhalafet için mesajınız nedir?
İç cephemizin güçlü olması, dış tehditlere karşı durabilmemiz açısından hayati öneme sahiptir. Bu bağlamda, birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmemiz gerekiyor. Türkiye’nin her alanda güçlenmesini sağlamak için terörle mücadele çalışmalarımıza devam edeceğiz. Ülkemiz gelecek nesillere bağımsız ve müreffeh bir Türkiye bırakma hedefindedir.