🎧 Radyo Daldal Hemen Dinle 🎶
  1. Haberler
  2. Teknoloji
  3. 5G ile Enerji ve Madencilikte Dijital Dönüşüm!

5G ile Enerji ve Madencilikte Dijital Dönüşüm!

featured

Enerji sektörü, dijital dönüşüm sürecinde en hızlı gelişim gösteren alanlardan biri haline gelmiştir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının artışı ve elektrikli araçların popülaritesi, elektrik şebekelerinin daha esnek, verimli ve anlık olarak yönetilebilir olmasını zorunlu kılmaktadır. Bu dönüşümün, yalnızca yazılım aracılığıyla değil, aynı zamanda güçlü bir iletişim altyapısıyla desteklenmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

Madencilik sektörü ise enerji, inşaat, ulaşım, otomotiv, elektronik, savunma ve mücevherat gibi 56 farklı endüstriye malzeme sağlayarak ekonominin temel yapı taşlarından biri olarak önemini korumaktadır.

56 sektör için kritik fırsatlar sunuyor

Enerjide Dijitalleşme Derneği Genel Sekreteri Gökberk Bilgin, 5G teknolojisinin düşük gecikme süresi, yüksek bağlantı kapasitesi ve ağ dilimleme özellikleri ile enerji sektöründe önemli fırsatlar sunduğunu belirtti.

Bu teknoloji sayesinde akıllı sayaçlar, elektrikli araç şarj istasyonları ve batarya sistemleri gibi milyonlarca cihazın şebeke ile entegre bir şekilde çalışmasının mümkün hale geldiğini açıklayan Bilgin, “Elektrikli araçların eş zamanlı şarj edilmesi yerel şebekelerde ciddi dengesizliklere yol açabilir; ancak 5G teknolojisi sayesinde bu sistemler anlık olarak kontrol edilerek şebekenin yükü dengeleyebilmektedir. Ayrıca, sanal elektrik santralleri ve talep tarafı katılımı gibi uygulamalar, yüksek hızlı ve güvenilir veri iletişimi ile daha etkin bir şekilde yönetilmektedir” şeklinde konuştu.

Bilgin, 5G’nin enerji tüketimi üzerindeki etkisinin ilk bakışta çelişkili görünebileceğini, zira daha çok baz istasyonu ve yoğun veri iletimi gerektirdiği için toplam elektrik tüketimini artırabileceğini açıkladı.

Ancak, konunun birim veri başına tüketilen enerji açısından değerlendirilmesi durumunda daha farklı bir tablo ortaya çıktığını belirten Bilgin, şunları ekledi:

“Ericsson’un 2024 verilerine göre, 5G altyapısı, aynı miktardaki veriyi taşırken önceki nesil şebekelere göre yaklaşık yüzde 90 daha düşük enerji yoğunluğuna sahip. Ayrıca yeni nesil 5G baz istasyonları, düşük trafik saatlerinde uyku moduna geçerek enerji verimliliğini artırma avantajına sahiptir. Bu nedenle, 5G’nin enerji tüketiminde mutlak bir artış yaratması muhtemel olsa da sağladığı verimlilik kazanımları ve kayıpların azaltılması, toplam enerji tüketimindeki artışı dengeleyecek düzeydedir.”

Bilgin, enerji sektöründe 5G kullanımına yönelik lisanslama modellerinin henüz oluşturulmadığına dikkat çekerek, veri güvenliği ve mülkiyeti gibi hassas konuların enerji altyapıları açısından özel önem taşıdığını ifade etti.

Yerli üreticilerin 5G tabanlı enerji teknolojileri geliştirmeleri için hedefe yönelik teşvik mekanizmalarının çeşitlendirilmesinin sektöre katkıda bulunacağını dile getiren Bilgin, kamu ve özel sektörün işbirliğinin Türkiye’nin enerji alanında 5G’yi etkin bir şekilde entegre etmesi açısından kritik öneme sahip olduğunu belirtti. Bilgin, “5G teknolojisi enerji sektörü için sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda daha verimli, güvenli ve esnek bir enerji altyapısının geliştirilmesinde stratejik bir bileşendir.” diye ekledi.

Madencilikte 5G teknolojisi güvenlik risklerini ve çevresel etkileri azaltacak

Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz, doğaya uyum, verimlilik ve ileri teknoloji kullanımının madencilik sektörünün geleceği için vazgeçilmez olduğunu dile getirdi.

5G teknolojisinin güvenlik risklerini azaltırken üretim süreçlerini hızlandıracağını ifade eden Yılmaz, “5G ile hız kazanırken çevreye etkileri de minimize edilmiş oluyor ve madenciliği daha sürdürülebilir hale getiriyoruz. Yeraltı kömür ocakları örneğinde olduğu gibi, 5G tabanlı sensörler, metan gazı ve oksijen seviyelerini anlık ölçerek potansiyel patlama risklerinin önüne geçmektedir.” dedi.

Aynı zamanda, titreşim sensörleri göçük ihtimalini raporlayabilmekte ve acil durum tahliye sistemleri saniyeler içinde devreye alınabilmektedir. Bu durum, iş güvenliği açısından önemli bir avantaj sağladığını vurgulayan Yılmaz, 5G’nin sağladığı yüksek bant genişliği ve düşük gecikmenin ağır tonajlı kamyonlar ve sondaj makinelerinin otonom veya uzaktan kontrolünü mümkün kıldığını belirtti.

“Bu sayede patlatma sonrası riskli alanlara işçi girmeden üretim sürdürülebiliyor ve operasyonel süreklilik sağlanabiliyor. Aynı zamanda yüksek çözünürlüklü jeolojik veriler hızla merkeze iletiliyor ve yapay zeka destekli analizlerle güvenli kazı alanları ve zengin cevher bölgeleri doğru şekilde belirleniyor.” diye ekledi.

Yılmaz, açık ocak işletmelerinde dron ile yapılan üç boyutlu haritalamaların 5G sayesinde çok hızlı bir şekilde veri merkezlerine ulaştırıldığını ifade etti. Bu süreç, çevresel etki değerlendirmelerinin daha doğru bir şekilde yapılmasını ve işletme planlamalarının daha hızlı hayata geçirilmesini sağladığını ortaya koydu.

Ayrıca, çevresel sensörlerin toz, gürültü ve titreşim ölçümlerini anlık olarak takip edebilmesi, bölge halkı üzerindeki olumsuz etkilerin asgariye indirilmesine katkıda bulunuyor.

5G ile Enerji ve Madencilikte Dijital Dönüşüm!
Yorum Yap
Bizi Takip Edin