🎧 Radyo Daldal Hemen Dinle 🎶
  1. Haberler
  2. Ekonomi
  3. Türkiye, Nadir Toprak Elementlerinde Güçlü Strateji

Türkiye, Nadir Toprak Elementlerinde Güçlü Strateji

featured

Teknolojideki ilerlemelerin etkisiyle nadir toprak elementlerine (NTE) olan talebin artması, Türkiye’yi Beylikova Florit, Barit ve NTE Pilot Tesisi’nde üretim çalışmalarını artırma yoluna götürüyor. Bu tesis, kuruluşunun 100. yıl dönümünde devreye alındı.

Eskişehir’in Beylikova ilçesinde gerçekleştirilen çalışmalarda, bugüne kadar 310 lokasyonda toplam 125 bin metre sondaj yapıldı. Yapılan sondajlar neticesinde, sahada NTE, barit ve florit başta olmak üzere 694 milyon tonluk kaynak tespit edildi.

Bu sahada, toplam 17 elementten 10’unun bulunduğu ve yaklaşık 12,5 milyon ton nadir toprak oksidi yer alması, Beylikova’yı rezerv büyüklüğü açısından Çin’deki Bayan Obo sahasından sonra dünyanın ikinci en büyük kaynağı haline getiriyor.

Tesis, başlangıçta 7 NTE’nin üretimine odaklanmayı hedefliyor ve bu elementlerin oksitleri ilk kez burada üretilecek. Florit, barit, lantan, seryum, praseodimyum, samaryum, gadolinyum, evropiyum ve neodimyum gibi elementlerin yanı sıra diğer 17 NTE de bu tesiste işlenecek. Ayrıca, uranyum gibi nükleer yakıt ham maddesi olan toryum da burada üretilebilir.

– HEDEF, DÜNYANIN EN BÜYÜK 5 ÜRETİCİSİNDEN BİRİ OLMAK

Beylikova Pilot Tesisi’nin Türkiye’ye yıllık 1200 ton cevher işleyerek ekonomik kazanç sağlaması bekleniyor. Pilot tesisin ardından endüstriyel bir tesise geçilmesi planlanıyor ve yıllık 570 bin ton üretim hedefleniyor. Bu üretim, ülkeye yaklaşık 220 milyon dolar katkı sağlaması öngörülüyor.

Dünyanın en büyük 5 NTE üreticisinden biri olma hedefi doğrultusunda, pilot tesisin endüstriyel tesise dönüşümü için saflaştırma teknolojilerinin geliştirilmesine devam ediliyor. Ancak, NTE’lerin küresel teknoloji ve savunma sanayisi açısından taşıdığı kritik önem, iklim politikaları çerçevesinde gelişmiş ülkeler tarafından elde edilme sürecinde bilgi paylaşımını kısıtlıyor.

Küresel üretimin yüzde 69’unu sağlayan ve dünya pazarındaki işleme kapasitesinin yüzde 85’ine sahip olan Çin’in hakimiyetini kırmayı planlayan Batı ülkeleri, alternatif tedarik kaynakları arayışındalar. Bu durum, mevcut sahaların daha hızlı bir şekilde ekonomiye kazandırılması ve uluslararası işbirliklerinin zorunlu hale gelmesi anlamına geliyor.

– TÜRKİYE, DOĞRU STRATEJİLERLE YÜKSELEN BİR OYUNCU KONUMLARINA GELEBİLİR

Türkiye Kritik Mineral İnisiyatifi Kurucusu Sait Uysal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin NTE alanındaki hedeflerine ulaşma potansiyelinin bulunduğunu ancak bunun için uluslararası işbirliklerinin kritik öneme sahip olduğunu belirtti.

Uysal, Türkiye’nin doğru stratejilerle küresel bir oyuncuya dönüşebileceğini vurgulayarak şunları söyledi:

“Çin’in dünya genelindeki üretici konumunu koruma gayesiyle teknoloji paylaşımını kısıtladığı göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’nin Batılı ülkelerle kazan-kazan temeli ve teknoloji transferini içeren bir yapı kurabilmesi durumunda, Batı için Çin’e alternatif olma fırsatı bulunduğunu düşünmekteyiz. Böylelikle Türkiye, yalnızca ham madde sağlayıcısı değil, aynı zamanda katma değerli ürünler üreten bir merkez haline gelebilir. Bu durum, ekonomik, finansal ve teknolojik anlamda önemli bir sıçrama yaratacaktır. Her şey, uygulanacak stratejilere ve atılacak adımlara bağlı.”

– “JAPONYA, GÜNEY KORE, ABD VEYA AVRUPA ÜLKELERİYLE ORTAK PROJELER GELİŞTİRİLEBİLİR”

Uysal, NTE üretiminde bilgi paylaşımındaki zorluklara dikkat çekerek, “Çin’den herhangi bir teknolojinin yurtdışına çıkarılması kesinlikle yasak ve sıkı kontrol altında. Bu durum, ‘know-how’ alanında da geçerli. Çin’deki araştırma kuruluşları artık devlet izni olmadan yabancılara bu konularda hizmet veremiyor.” ifadelerini kullandı.

Uysal, devletler arası işbirliğinin önemi üzerinde durarak, “Bu nedenle, kaynak sıkıntısı çeken ancak belirli teknolojileri geliştiren Japonya, Güney Kore, ABD ya da Avrupa ülkeleriyle kazan-kazan temelli ortak projeler geliştirilebilir.” şeklinde konuştu.

Uysal, ayrıca yeterli ve yetkin insan kaynağının geliştirilmesinin gerektiğini belirterek şunları dile getirdi:

“Bu alanda yüksek lisans ve doktora düzeyinde araştırmacıların Avustralya, Malezya ve ABD gibi ülkelerde çalışmalar yapmalarını teşvik etmeliyiz. Munzur Üniversitesi NTE Uygulama ve Araştırma Merkezi, daha merkezi bir konuma taşınarak insan kaynağı sağlayıcısı haline getirilebilir. Uluslararası işbirlikleri, belirli bir altyapı oluşturulana kadar bu sürecin temeline katkı sağlayacaktır.”

Uysal, ham maddeden ürüne giden katma değer zincirinin önemine dikkat çekerek, “Toplam NTE ham madde pazarı yaklaşık 7 milyar dolar. Ancak mıknatıs üretiminde kullanıldığında bu rakam 40 milyar dolara, elektrik motorları ve diğer bileşenlerde değerlendirildiğinde ise 400 milyar dolara, rüzgar türbini veya elektrikli araç üretiminde nihai ürün olarak kullanılması halinde ise 4 trilyon dolara ulaşmaktadır. Bu durum, Çin’in büyük pazarda nihai ürünlerde söz sahibi olma stratejisini açıklamaktadır. Katma değer zincirinin ilk aşaması olan madenciliğin maliyeti görece düşük ve yönetilebilir.” dedi.

Türkiye, Nadir Toprak Elementlerinde Güçlü Strateji
Yorum Yap
Bizi Takip Edin